31 Ekim 2009 Cumartesi

Hem Geç Hem Güç Bir Mim

Cadılar Bayramı iskeletoru varya (vallaha annesi yapmış ben elçisi söyleyene zeval olmazmış) İLYAS canım hani şu bıcırık yanağı çukur kaymaklı ekmek kadayıfı işte güzel annesi Yeliz'de beni mimlemiş. Hem tee ne zamanda benim iş yoğunluğumda kaçırdığım bir postu geriden takiple bugün okuyunca ve adımızı görünce eyvahlar olsun dedim. Dedim de iş işten geçti napalım geç olsun güç olmasın derler ya kısmet bugüneymiş ....

Bloğuna Neden Bu İsmi Verdin:????

Ya aslında tabi çok ilginç isimlerde verebilirdim şöyle anlaşılması çetrefillli felan olanlarından ama ben kocama kociş demeyi çok seviyorum. Bloğu kurmaya karar verdiğimde de Sade bi isim olsun istedim Tarkanın annesi yada Tarkanla annesi felan gibi sonra baktım herkes annesi lafını kullanmış bende annişi olsun bari dedim öylece koydum öylede devam bakalım.

Bloğuna Yazarken Star Tribiyle Olmazsa Olmazın Varmı?

Hiç hiç hatta hiç yok. Çünkü bişey var aslında ben bloğu günlük zihniyetiyle yazıyorum. İnsan günlüğünü yazarken nebileyim köşe yazarı edasıyla veya tez hazırlıyormuş yada kompozisyon tarzı yazıyomuş gibi yazmaz sade bir dil kullanır yada başından geçenleri içinde biriktirdiklerini derdini tasasını kederini sevincini o an olduğu gibi yansıtır. Bende o zihniyetle yazıyorum herşeyi. O gün üzgünsem içimde kasvetli bulutlutların sağnak haline gelmiş yağmur damlalarını semadan nazlı nazlı boşaltma isteği var gibi bi cümle kullanmıyorum aksine daha yalın bugün ağlamak istiyorum diyorum o kadar. O yüzdendirki bu tarz çetrefilli sanki aruz vezninin bilmem kaçıncı babının dersini verirmişcesine yada modern yazım tarzının anlaşılmaz yollarından sonuca vardıran tarzda yazanlarıda çok fazla takip etmiyorum açıkcası çünkü bu eninde sonunda bir bilgisayar klavyesine dokunarak ekrana yazdığın içtenlik sözlerinin yer aldığı bir günlük o kadar

En Son Satın Aldığın Garip Şey Nedir:?

Vallaha o anlamda malesef çok maceraperest biri değilim galiba. Koç burcunun özelliği galiba hep mantık ön plandadır. Ama şunu söyleyebilirim bir zamanlar bana garip gelmeyen şimdi Allah'ım ben nasıl giymişim onları dediğim garip bişey varsa o da platform topuk. Aslında boyum 1,63 felan çok kısa sayılmam topuklu giymeyi seviyorum ne yalan söyleyeyim. Yaklaşık 8 yıl önce kadar platform topuklu ayakkabılar bi ara çıktı ya Allah'ım bende de o aralar boyum kısa kompleksi var boyum 1,70 üstünde olsa ne güzel olur diyorum işte tam o zihniyetle 2 3 çift sırf platform topuklu ayakkabılardan almışım ıııııııhhhhh. Ama ben bunları giydim hadi pantolon altına olsa neyse paçaları kapatıyor dersin çok belli olmuyor ben etek altına bile giymişim nasıl yapmışım bilmiyorum ama o ara çoğu kişide vardı çok yadırganmıyordu galiba şimdi düşündükçe ya tam bir felaket nasıl yapmışım diyorum neyseki kısa süreliğine giydiğim en acayip şeydi onlar.

Şeker Gibi Olduğum Anlar:

Evimde işimin bitmiş olduğu Tarkan'ın kendince oyuncaklarla oynadığı bir anda Kocişimle birlikte aile saadeti yapıp kahvemizi yudumladığımız dakikalar,
Cebimdeki paramı alışveriş çılgınlığı içinde harcarken aldıklarıma bakıp Sibel harika şeyler aldın dediğim anlar ve bunlara Tarkan'dan sonra ayyy bunlar oğluşuma çok yakışacak dediğim dakikalar,
Süslenip püslenip incik boncuk taktığım anlar,
Zayıfladığım özellikle doğumdan sonra doğum öncesi kıyafetlerime tekrar girmeye başladığım şu aralar
Güzel bir ayakkabı giyip şık bir kıyafetle tamamlayıp aynanın karşısına geçip kendime baktığım anlar
Dışarıda yemek yediğimiz veya gezip tozduğumuz anlar
VEEEEEE en önemlisi oğluşumun sağlıklı mutlu olduğu sevinç kahkahaları attığı öğrendiği yeni şeyleri bizlere göstermeye çalıştığı söylediğimiz birçok şeyi anlayıp yapmaya çalıştığı uykusundan mutlu uyandığı meme emerkenki iç huzurunu ve mutluluğunu gördüğüm müzik çalarken oynayıp el çırpınca ne çok sevindiğini gördüğüm kısacası Tarkanla geçen her anım her saniyem ve onun sağlıklı olduğuna şükrettiğim her anımda şekerim ben.... Bazen cadılıklarım tutuyor genede oda olsun yaaa o kadar.

Arkadaşım Artık Sormayın Dediğin Şeyler:

Bir zamanlar aaa Sibel kirpiklerin takmamı seninmi sorusu cevabı evet benim Allah vergisi

Tarkan'ın özellikle ilk doğduğu zamanlarda çok tu adını öğrenenlerin ilk sorusu Tarkan'ı çok sevdiğiniz içinmi koydunuz bu adı?? Cevap hayır geniş ayrıntısını bu yazımda yazmıştım.

Aynaya Baktığında Gördüğün Şey:

Nufus Kağıdına bakılırsa 30 yaşını geçtim 31 'e merdiven dayıyorum ama aynaya baktığımda hala 18 yaşında bir kız görüyorum daha büyümem gerek diyorum belki Tarkan'la birlikte bende yavaş yavaş büyüyeceğim.

Kendini Okutan Bloglar:

Işıkverenlere bakarsanız işte benim tarzım bloglar diyebilirim hepsi için.

Bu Blog Sahibesiyle Karşılaşabileceğin Yerler:

Galiba bu aralar metro durağı veya metro, her ayın 24 ü çarşı o gün muhasebeye gittiğim için erken çıkabiliyorum işten, yada akşam dışarı çıkmışsak yemekte çünkü nerdeyse son 4 ay her ay Tarkan'ın bi hastalığı çıktı ve biz pek gezip tozamaz olduk şimdide kış iyice yaklaştı mesela bugün tam kar soğuğu var bide üstüne bu H1N1 al işte malesef çokta dışarılarda gezemez olduk anca bu kadar her yere girmeye korkar oldum vallaha...

Yazıp yazacağım sizinde görüp görebileceğiniz şimdilik bunlar şimdi aslında işin en zor anı kimi mimlesem. Daha dün birilerini mimledim şimdide değişik isimler olsun kimler miii?

Mesela

Sudenaz'ın tatlı annesini

Seda'yı

Sevil'i

Yaz'ın Annesini

ve adaşım Sibel'i
mimliyorum ve Yeliz ta oralardan bana sobe dediğin için teşekkürler şimdi elim sizlerde kızlar.

30 Ekim 2009 Cuma

Burnuma Hoş Kokular Geliyor

Kraliçe Ecenur varya hani işte onun annesi Mine birkaç gün önce beni mimlemiş. Hiç üzerinde düşünmediğim bir konu aslında ANILARINIZI CANLANDIRAN 5 KOKU?????????????


Biraz kem ettim biraz küm ettim sonunda ANILARINIZI CANLANDIRAN VEYA SEVDİĞİNİZ 5 KOKU diye mimi kendimce düzenleyip buraya yazayım dedim.


1) Oğluşumun Kokusu:
Hayatımda kokladığım en güzel koku. İlk kucağıma aldığımda başladı hala devam ediyor. Özellikle onu uyurken koklamak çok hoşuma gidiyor. Acayip birşey bu içinde çikolata çiçek miski amber herşey var. Çoğu zaman üzerinden çıkardıklarını kokluyorum bu ne hoş bişeydir yarabbim. Ve her koklayışımda gözlerimi kapatıp derinden defalarca bu kokuyu içime çekiyorum ki doyayım doyayım doyayım. Ama ne mümkün doyumu olmayan bişey bu.

2)Salça Kavurması:
Üniversite yıllarında bazen paramız ay sonuna doğru biterdi. Sabah kahvaltısı öğlen yemeği yada aralarda atıştırmalık ne yapsak diye düşünürdük. Gidip bişeyler alsak cepteki para bitecek.Bizde ev salçasını bilirsiniz biraz tuzluda olur aslında. Yağın içinde ev salçasını hafif kavururduk içine evde bulduğumuz baharatlardan mesela nane veya kekik pul biber katardık yemede yanında yat. Ama gerçektende öyle olurdu. O basit şey ne tatlı olurdu ne güzel olurdu. Şimdi bazen canım çekiyor içine neler neler koyuyorumda o tat olmuyor. Damağımda ve burnumda kalan o parası biten öğrenci Sibel'in yaptığı salça kavurması hep bana azmimi hatırlatıyor. Ve o güzel, hiçbir yemekte bulamadığım zevki.

3)J-LO:
Şimdi yukarıda yazdığım şıktan sonra sadece şişesine 200 tl verdiğim parfümü yazınca ne alaka olacak biliyorum ama işte biz kadınlar böyleyiz galiba. Sevdiğimiz şey ne ise ona muhakkak para buluruz. J-LO müthiş sevdiğim bir koku ama bazen tuzlu geliyor bir parfüme o parayı vermek o yüzden ara ara alıyorum. Ama inanın sürünce herkes sizi durdurup parfümünüzün adı ney diye soruyor. Bazen kendinizi böyle de şımartabiliyorsunuz ay ne popülerim gibisinden. J-LO olmayınca peki, şu aralar Puma Women favorim oda güzel hoş bir koku.


4) Kokulu Silgi:
Galiba buraya birde ilkokul yıllarından aklımda kalan ve hala kokladığımda o yıllara beni götüren bir koku daha yazacağım. Kokulu silgi. Allah'ım ne severdim. Şöyle şekerli tatlı bir koku. Kalemliğimi açardım içinden buram buram silgi kokusu çıkardı sanki. Aslında şuan düşündükçe bu kokunun biraz bağımlılık yaptığını düşünüyorum iyi bişey olmadığını da düşünüyorum aslında ama klasik kız çocuğu işte böyle cicili bicili şeyleri seviyoruz naparsın.

5) Dalin:
Aslında bide Tarkan doğduğundan beri kullandığım dalin sıvı deterjan ve yumuşatıcı kokusu da çok hoşuma gidiyor. Çamaşırları mis gibi kokuyor bide Tarkoş'un kokusu da eklenince ooooh yemede yanında yat. Ki bazen hakikaten yatağa uzanıp yanıma alıp kokluyorum kıyafetlerini. Çok güzel bir kokusu var hemde haftalarca sürüyor etkisi.

Yazdıklarım anılardan daha çok sevdiğim kokular oldu gerçi ama napayım aslında gerçekten zor hani her şarkıyı bilirsin hadi bir tane oku derler bir türlü aklına bişey gelmez benimki de o hesap kendimi zorlaya zorlaya bu kadarını buldum. Şimdi sıra benim mimlediklerimde

Bitanemiz Bebeğimiz Mine

Yenianne

Canım Mert'imYeşim

Tuğra'nın Annesi Emine

İncir reçeli Fazi

Rastgele kızlar......

29 Ekim 2009 Perşembe

Ümit Ediyorum....



Cumhuriyetimizin kuruluşunun 86. yılında malesefki çok parlak şeyler sarfedemeyeceğim. Bu çoşku içinde olmamız gereken günlerde son gelişmeler, demokratik açılım komedyası adı altında yapılan bu toprakların kalbine ciğerine beynine saplanan bıçaklar koca millet olarak bunlara seyirci bir vaziyette herşeye emme basma tulumba gibi olur peki boynumuz kıldan incedir tavrı, bir adımlık toprak için dökülen onca kanın, yapılan onca fedakarlıkların, şehitlerin, eli kolu gözü bacağı yok olanların, bu uğurda günlerce uyumayıp çarpışanların, bir üzüm hoşafı ve bir kuru ekmeği katık yapanların vatan aşkıyla yanıp tutuşanların yok sayıldığı, birkaç çapulcunun nerdeyse başımıza paşa yapılacak kadar saçma sapan lafların geçtiği, karşılamaların düzenlendiği bunlar yetmiyormuşcasına yüce bildiğimiz kurumların hergün tek tek açıklanan kumpas oyunlarını, belgelerini, görevleri bu vatanı korumak olanların nasıl bu vatanı yol geçen hanına çevirdiklerini, yeni yetişen fidanlarımızı nasıl gözlerini kırpmadan kendi emel çıkar ve koltuk savaşlarına yem ettiklerini, hergün bir yenisi eklenen sağlık skandallarını, eğitim yuvası diye bildiğimiz okullarda kurslarda yaşananları, artık çoluğumuzu çocuğumuzu dışarıya çıkarmaya korkar hale geldiğimiz şu günlerimizi gördükçe, sürekli Atatürk'ün tartışıldığı onca insanların yaptıklarının küçümsenerek anlatıldığı paneller ve tartışma programlarını gördükçe noluyoruz diyor insan. NOLUYORUZ.



Yüce komutan zeki insan ATAM. Hani senin bu topraklar uğrunda geceni gündüzüne kattığın ve yorgunluktan bir kalpak üzerine alıp karlar üzerinde dinlendiğin bir resmin vardır ya o beliriyor şuan gözlerimde. Uğuruna ya ileri ya ölüm dediğiniz şu vatanı 86 yılda getirdiğimiz duruma bakın. Hepimiz suçluyuz aslında kendimde dahil. Nekadar çabalasakda sizin o büyük yüreğiniz coşkun azminiz vatan millet sevginiz hiçbirimizde malesef yok. Olmuş olsa böyle olurmuyduk. 40.000 canımıza malolanları yağlar ballar içinde besleyip alkışlar arasında kahraman yaparmıydık.


Belki yazımda bayram, neşe, sevinç sözcüklerini yazabilirdim ne de çok isterdim aslında. Ama yazılacak bir durum malesefki yok. Ve biz nasılsak öyle yönetiliyoruz bu bir gerçek. Lafa geldimi malgalda kül bırakmayan bizler Cumhuriyetimiz'in kuruluşunun 86. yılında bunları yaşıyoruz. Bu ülkede yaşayıp bu ülkenin bütün nimetlerinden faydalanıp bu ülkenin ekmeğini iş gücünü kapıp Türkiye Cumhuriyeti lafzını hiçe sayanlarla ve onlara prim verenlerle çepeçevre bir vaziyette bir bayramı kutluyoruz. Ama ben tüm bu yazdıklarımı düşünerek nasıl kutlarım bilemiyorum. Ümitvar olmak herzaman iyidir sadece ümit ediyorum. Bu vatanın değerinin bilindiği başka nice CUMHURİYET BAYRAMLARI'nda mutluluk kelimelerinin sarfedildiği cümleleri yazdığım günleri ümit ederek Cumhuriyet bayramını kutluyorum.

24 Ekim 2009 Cumartesi

Şimdilik Durumlar Fena Değil Gibi

Dün akşam eve gittiğimde Tarkan biraz daha iyiydi sanki. Balgam olayı biraz azaldı gibi bi burnu tıkanıyor onuda spreyle açıyorum artık. Dün ishal mevzusunu biraz ben abartmışım galiba kayınvalidem telaş edecek bişey yok dedi ishal denecek tarzda değil genede patates püresi ve muz uygulanacak notlara yazıldı. Birtek şimdilik ateş kusma gibi şeylerin olmaması içime biraz su serpiyor hele şu birkaç gün daha geçsin bakalım.Geceleri artık ağlayarak uyanıyor ve hep göğsümde yatmak istiyor bende biraz pışpışlayıp oyalandırıyorum sonra yatağına koyuyorum. Gece uyanmaları çok sıklaştı iyi olsunda artık gerisi önemli değil. Aslında keyfi yerinde bi oyunlar bi şaklabanlıklar sabah uyanmış bi baktım bana göz kırpıyor sonra da gülüyor. Sırtını popoyu çevirip sırtını kaşıttırıyor ooooh ne hoşuna gidiyor aman sormayın.
Dün iş çıkışı biraz alışveriş yaptım hem anneye hem Tarkoş'a. Baba kendi alcakmış kendi zevkine göre o yüzden ona dokunmadım. Tarkan'ın malum hergün büyümesi hasebiyle biray önce aldıklarım bile küçük geliyor o yüzden az biraz büyük aldım 1 yaşa göre. Anne ve oğula ayakkabı anneye bir çizme o bu derken paracıklar bitti ama hakikaten bu alışveriş olayı müthiş bir deşarj aldıkça rahatlıyorsun. Listede aslında çok şeyler var ama birdahaki çıkışa onlarda yoksa elimde çarşıyla dönecektim.
Bakalım bugün yeni birgün neler yaşayacağız neler yazacağız aklımızın bir köşesine herşey umarım güzel geçer.

23 Ekim 2009 Cuma

Diş Acısı 1

Az önce evi aradım galiba bide ishalimiz eklenecek tüm bu olanlara.Gece sürekli uyandı durdu bu diş çıkarması ne zor bişeymiş. Neyse az önce aradım kakasını sıvık yapmış gerçi antibiyotikte onu ishal yapıyor ama kullanmazsakta bu hırıltı balgam bi türlü düzelmiycek. Hem antibiyotik hem burun akıntısı diş çıkarma hepsi birleşince ishal olması kaçınılmaz gibi bişey zaten. Bi düzelse yavrum. Ya hep okuyordum diş çıkarınca bunların çoğunu çocuklar yaşıyor bunu da biliyordum ama içim gidiyor işte bana yazsanıza acaba tekrar doktora götürsemmi ama daha yeni gitti.Kafam allak bullak gene.

22 Ekim 2009 Perşembe

YuppiYaaaa Bende Dişe Dokunur Bişey Yaptım

Ve ilk dişimi çıkardım. Pazar gününden beri süren kırgınlığım burun akıntım ve geri dönen göğüs hırlaması eşliğinde hemde.
Pazar günü Tarkan'ın sol burnu akmaya başlayınca ve öğleden sonra hafif hırlaması olunca gene eyvah dedim. Oysa hava çok iyiydi üşütmüş olamazdım yada evde hasta kimse yoktu nerden geri geldi bu hastalık diye gene kara kara düşüncelere dalmaya başlamıştım o gün bi takip edeyim dedim çünkü keyfi yerindeydi bir tek sol burnu akıyordu sağ gayet iyi. O gün ve pazartesi gündüz bi problem yok gibi gözüküyordu. Yalnız pazartesi akşamı nerdeyse 5 kere uyandı sürekli mızmız burnuna sprey sıktırmıyor ağlıyor beni iyice bir telaş aldı doktordan randevu almam gerekli dedim. Salı günü evi aradığımda Tarkan çok mızmız sürekli uyuyor durgun dediler çok kötü oldum. Doktordan randevu dahi aldım ki akşam eve gittiğimde süpriz.
Tarkanın ön sağ alt dişi ucunu göstermişti. Ellerimi güzelce yıkadım ve evet evet hem hınzırca ısırıyor hemde elime öyle güzel bişey batıyorduki anlatamam. Tam iki gündür artık bir dişe sahip benim tatlı aşkım.
Tam bu olayın akabine dün aile hekimimiz aramış. Nihayet bu aile hekimliği faal duruma geçmiş onlar aramasa haberimiz olmayacak. Tarkan'ı görmek boy ve kilosunu gelişimini takip etmek için çağırmışlar. Malesef işte olduğum için halası sen rahat ol biz gidip gelelim dedi ve Tarkan'la güle oynaya doktor amcasına muayene ve kontrole gitmişler. Gelişimini oldukça iyi bulmuş ayının üzerinde kilo ve boyu. Dişinin çıktığını oda teyit etmiş ve burun akıntısının gribal gözükmediğini büyük bir nedenle diş kaynaklı olduğunu göğüs hırıltısının gene burnunun akmasından dolayı olduğunu söylemiş.Sırtını çiğerlerini ağzını gözünü her yerini kontrol etmiş. Çocuk kusmadığı ve ishal olmadığı sürece endişelenecek bişey olmadığını söylemiş. Burun akıntısı için sprey (sıkıyorum zaten) sıkın demiş,pedidus şurup ve dolven şurup yazmış. Birde zinnat şurup yazmış 5 gün kullanın kesin demiş. Diş jeli vermiş. Gerçi hiç istemiyorum ilaç kullansın ama yapcak bişey yok. Ama Tarkan vallaha şurupları resmen elimi kendine çekerek içmek istiyor o kadar çok seviyor.
Dün burnu hala tıkalı ama oldukça neşeli keyifli gülen oturan kalkan heryere girip çıkan oynayan sarılan öpen şımaran bağıran çağıran tam bir atom karınca vardı evde. Öyleki gece 11'de anca uyutabildim enerjisi açığa çıktı galiba. Ama bundan sonra yandım ben emerken öyle bir ısırıyorki birkaç gün sonra halim nice olur bilmiyorum yazarım artık uff oldum diye.

Amaaaaan herşey boş olsun varsın dişimiz varya siz ona bakın.

13 Ekim 2009 Salı

Nerdeyse Düz Duvara Tırmanacak

Babannede bu koltuğun başından geri gelmiyor. Birde duvara doğru hamle yapıyor orayada çıkacakmış.







Burda da oley oley oley yapıyoruz böyle şeyleri de hiç kaçırmıyoruz.


10 Ekim 2009 Cumartesi

İsim Muamması

Niye bizim millet her duyduğu isimi biriyle veya bişeyle kıyaslar:

Örnek:

xxxx: Maşallah, çocuğun adı ney????

Anne: Tarkan :):)

xxxx: Aaaa şu bildiğimiz şarkıcı Tarkan'dan mı?

Anne: Yok canım hiç alakası yok bilmiyorsanız söyleyeyim. Tarkan çok eski bir Türk ismidir. Manası dağınık. Ve sadece o bildiğiniz Tarkan kullanmıyor bu adı. !!!!!!!!!!!




yyyyy: Adı ne bu şirinliğin;

Anne: Tarkan:):)

yyyy: Senmi daha çok hastasıydın babasımı?

Anne: Neyin????

yyyy: Ya şarkıcı Tarkanın.

Anne: Hiçbirimiz hasta derecesinde değildik koyarken aslında bir Türk ismi olmasından dolayı koyduk sadece bu yani.



(Eşime): zzzz: Adın ney?

Eşim: İskender:):)

zzzz: Yarım mı tammı. Hahahaha

yada

zzzz: Büyük İskender mi Küçük İskender mi?

Anne: Yok canım orta orta !!!!!!!!!!!!!!!!


Adın ney: Sibel;

Seni gidi Sibel Can seni

Ya ne alaka Sibel Can'a benzer zerre tarafım yok ve aslında sesi dışında hiç hazzetmem niye kıyaslarsınız beni her defasında Sibel Can'la yada oğlumu Tarkan'la yada eşimi kebep cinsiyle.

5 Ekim 2009 Pazartesi

Benim Kurt İş Başında

Benim kurt dün yedi bitirdi beni;

Arasammı? Yok aramıyayım....

Aha yaaa gene hırlamaya başladı yok yok arıycam belki de yanlış kontrol etti.

Beş dk sonra düzelince 'Tarkan dur bakayım' iyi galiba

Hemen hemen günüm acaba doktoru arasammı aramasammı hesabı yapmakla geçti tabi bugün yenik düştüm ve aradım

Doktor bana ne dedi peki:

Sibel hanım içiniz bu kadar rahat değilse röntgen çektirelim ama bana sorarsanız gerek yok çünkü öksürük öyle hemen geçmez en az 2, 3 hafta balgam öksürük devam eder Tarkan iyi merak etmeyin öksürük içinde biraz daha zaman tanıyın.

Evet biraz daha zaman tanıycam gerçekten dediği sürekte iyileşmezse bi röntgen çektircem yaaa ben çok mu evham yapıyorum????

Bu arada bugün Tarkan'ın saçlarını tarağıyla taradım hemen tarağa odaklandı tabiki elimden aldı

Hadi annecim sende saçlarını tara dememle küçücük elleriyle o küçük tarağını saçlarına sürmeye başladı tabi onunki taramaktan ziyade bozmak gibi oldu ama 2. kere de aynı şeyi söylediğimde gene tarar gibi tarağı saçlarına sürdü. Ya nerden bilirsin sen saç taramayı öptüm öptüm doyamadım o küçük ellerini....

3 Ekim 2009 Cumartesi

Tarkan Neler Yapıyor????

Tarkan yavaş yavaş daha iyiye gitmeye başladı. Biraz daha bi balgam olayımız var tamamen atamadık. Doktor olsun dedi geçer bişeyi yok ama genede ufaktan bi kurt içimi kemirip duruyor film felanmı çektirsem diye. Sonra da doktorun dedikleri aklıma geliyor evham yapıyorsunuz ciğerlerinde bişey yok boğazdan geliyor hırıltısı geçicek.Umarım önümüzdeki hafta geçer.

Neyse baktım herkes yazıyor ben pek yazmamışım kusur kalmıyım dedim. Bakalım Tarkan 9 ayını biraz geçe neler neler yapabiliyormuş:

  • Emekleme safhası son gaz ilerlemeye devam ediyor. Nere gitsem peşimde 1 sn duru durağı yok. Mutfağa su içmeye gidiyorum bi bakıyorum kapı arasından bana gülüyor. Yatak odasına salona v.s bişeye bakmaya gidiyorum peşim sıra hemen herşeyi bırakıp başlıyor pıtı pıtı gelmeye.


  • Artık koltuktan yavaş yavaş kontrollü inebiliyor. Ama bazen abartıyor oyun sanıyor habire beni koyun koltuğa ben ineyim diye bi kuduruyor sormayın gitsin koymayıncada ayaklarını yere vura vura elini koltuğa göstere göstere ağlıyor.


  • Artık yerdeyken biryerlere tutunarak doğrulabiliyor biraz biraz da sıralamalara başladı.


  • Yatırdığımda üzerindeki battaniye ve örtüsünü yüzüne doğru kapatıp sonra açıyor bende ceee ceee dedikçe ne gülüyor ne gülüyor sormayın.


  • Üzerini değiştirirken kollarını kaldırıyor.


  • Yalnız biraz inat dediğim dedik bi çocuk. İstediği yapılmasın ne debeleniyor, kucağına alıyosun ayaklar sallanarak ne yalandan ağlamalar işim zor.


  • Artık altını değiştirmelerimiz abartmıyım 15 dk buluyor. Benim elde bez, beyimiz sırtı yere gelmesin hemen fırrr diye dönüyor oğlum yapma etme nolur fayda yok ben çeviriyorum o dönüyor ben altına zor bela bezini koyuyorum o dönüyor bazen arkadan öne doğru bağlıyorum. Bu arada ne oyuncaklar veriyorum eline oyalansın hemen bağlıyayım diye ama nafile.


  • İki bacağımızı açıp top oynuyoruz. Babası topu ona yuvarlıyorum o babasına, çok seviniyor yaptıkça ne mutlu oluyor.


  • Taze fasulye,dolmalar, brokoli,bamya, etli yemekler,yoğurt, her türlü çorba,ıspanak, tavuk favorimiz. Balığı pek sevmiyor ama balık çorbasını içiyor. Meyveleride bazen yiyor bazen yemiyor el yapımı meyve sularını (şekersiz) meyve kompostolarını nerdeyse ağzını hiç biberondan çekmeksizin bitiriyor.Maşallah


  • Müzik duymasın yada hadi annecim alkış yap demeye görün hemen elleriyle alkış yapıp vücüdunu bir sağa bir sola döndürmeye başlıyor.Birde mutlu oluyor.


  • Herkese gülümsüyor ve yeni birilerini görünce kucaklarına gitmeye çalışıyor. Özellikle tezgahtar kızlar ve kontrollerini yaptırdığımız hastanedeki danışmada olan kızlara resmen hopluyor kucaklarına ama büyüdükçe bu huyundan vazgeçirmek gerekli yoksa her çağırana giderse halimiz yaman.


  • Gece uykuları bazen çok güzel düzenli ama özellikle hastalık dönemleri ve takip eden 1,2 hafta içinde bozuluyor, düzeni tekrar oturtmaya çalışınca bazen zorlanıyorum açıkcası. Son aylarda çok hasta olması sürekli düzeninin bozulmasına neden oldu. Umarım artık daha az hastalanır.


  • Bisiklete binebiliyor ama tabiki arkadan destek muhakkak biri tutuyor. Elleriyle direksiyonu tutuyor ve hareket ettikçe bırrrrrr bırrrrr araba sesi çıkarıyor resmen, nerden biliyor bunu onu inanın anlamış değilim.


  • Artık hayır denilince bazen yaptığı şey neyse onu bırakıyor ama bazende inadına yapıyor.


  • Artık güzelce emdikten sonra damaklarıyla ısırmaya başlıyor ve ben hayır dedikçe suratıma bakıp gülüyor.


  • Mutfakta çekmeceler açılıp kapatılmaya başlandı ama daha içine erişemiyor dün bulaşık makinasını boşaltırken sen kenardan bi çarptı makinanın köşesine nasıl oraya gitti anlayamadım neyseki bişey olmadı hafif çarptı ama çok dikkat etmem lazım bir kez daha anladım.


  • Banyo delisi su aksın üstünden o köpük köpük yıkansın çok seviyor.


  • Damaklar son sürat hala kaşınmaya devam ediyor ne geçerse eline ilk adres olarak ağza gitmeye çalışırken yolda durduruyoruz.


  • Elektrik kablolarıda farkedilmeye başlandı, saklandı artık hepsi yada üzerlerine bişeyler örtülüyor.


  • Beni resmen öpüyor ağzını açıp yanaklarıma bi yapışıyor bazende kulaklarımdan öyle güçlü çekiyor ki kendine bıraktırmak imkansız.


  • Arabaya binince illa ayakta durup etrafa bakmak istiyor.


  • En önemlisi de yavrum artık büyüyor ve her geçen gün bizi daha da çok şaşırtıyor.


2 Ekim 2009 Cuma

Karamsargiller...

Hani hep şu mimlerde veya kişilik testlerinde çıkar ya nasıl birisinizdir?

En ilginç yanınız nedir?

Ben galiba karamsargillerdenim. Hani şu olaylara hep olumsuz olacakmış gibi bakanlardan. Ha şimdi başta bunu okuyanlarda kasvetli sıkıcı cins donuk biri zannedebilir aslında tam tersi hiç öyle kasıntılarım cinsliklerim yoktur. Demek istediğim genelde belki otokontrol bu bilemiyorum çok amanda olacak da, kesin bu iş hallolacak, %100 iyi olacak gözüyle yaklaşamayışım olaylara. Belki bu bir duygu ve mantık çatışmasıdır. Çünkü ne zaman olaylara hep olacak, ve kesin gözüyle bakarsam çok büyük hayal kırıklıklarına uğradığıma şahit oluyorum. Olaylara bence olmama ihtimali yüksek, Sibel heveslenme canım çok beklersin, diye adapte olduğumdaysa genellikle olumlu sonuçlandığını, yada olumsuzsa da canımın çok yanmadığını keşfettim yıllar içinde. Eğitim hayatım, sosyal hayatım, iş hayatım, arkadaşlıklarım, dostluklarım, hepsinde bu olayı sınamışımdır. İlk etapta çok iyi insan bak kesin dediklerimden ziyade, hele dur bakalım hemen sıkı fıkı olma bir ölç biç dediğim arkadaş ve dostluklarımda daha başarılı olduğumu dahi şuan söyleyebilirim. Belki bu ters orantı yada hani eşitliğin önündeki eksinin karşı tarafa artı olarak geçmesi gibi bişey. Bide bu edinmiş olduğum huy beni çok uç olmayacak hayallerden ve gerçekleşmiyceğini bilipte boşa yapılan planlardan da koruyor çünkü şunu kimse yatsıyamaz gerçekler her zaman acıdır. Kurduğum hayallerin olmayışı gerçek yaşamda canını çok acıtabilir. Şimdi çocuk yetiştirirkende öyleyim galiba. Yani onunla ilgili çok mükemmel biri olacak, süper zekalı olacak, okulda başarılı olcak, sosyal hayatta bir numara olacak, gitar çalacak , yüzecek, tenis ,basket v.s binumum sporları yapacak, gözde olacak uzun olacak yakışıklı olacak, benim yapamadıklarımı yapacak gibi hırslar büyütmüyorum içimde. Çünkü bilemiyorsunuz belki bunları olacak belki de olmayacak ama şu bir gerçekki hep olacak gözüyle bakıp olmadığını görmektense herşeyi akışına bırakıp olumsuzluklar olsada Sibel zaten şartlandırmamıştın kendini hayırlısı ve oluru buymuş demek tüm bu yazdıklarımın ışığında bakarsak daha iyi bence. İyi midir, kötümüdür bilemem ben hayatımda deniyorum zararını görmedim ama kimileri de böyle olmaz diyebilir. Bundan birtek babamız biraz şikayetçi oluyor. Ama çok hayaller aleminde yaşamaktansa, bazen olumsuzluklar diyarında yol almak insanın hayal kırıklıklarını azaltıyor bence.

1 Ekim 2009 Perşembe

Kendime Çok Kızıyorum Bugün

Dün doktorumuzun bütün evhamlarımızı yok eden maşallah küçük beyimizin ciğerleri çok temiz laflarına karşılık benim ama hala hırlıyor demem ve olsun o hırıltı boğazdan geliyor merak etme ciğerleri temiz demesiyle oooooh diye kocaman bir nefes aldım. Çocuk hala düzelmedi ne bu sevinç denilebilir aslında ama ben bronşit olur diye çok tedirgindim. Birkez dilim çok fena yandı şimdi yoğurdu üfleyerek yiyorum. Birkaç gün daha şurup kullanın sonra kesin dedi peki dedik dişlerimiz için biraz daha zaman var ama yakında dedi. Kötünün iyisi mantığıyla rahatlayıp odasından çıktık. Sonra güzel bir akşamın ardından uyuyan Tarkan ve artık pili bitmiş ve saat 10,30 da uykuya dalan bir anne buraya kadar herşey normal. Sonrası bugün içimi kemiren kızgınlığımın hazırlık safhaları. Tarkan her saat başı uyanmaya başlar. Saat 11, 12 ,1, 2 derken bende artık takat kalmamış durumda. Ve saat 2 den sonra anne tüm pışpışlamalarına, emzirmelerine bildiği binumum bütün ninni, ve şarkıları söylemelerine, rahatlar diye masajlar yapmalarına v.s aklına gelen bütün şeyleri yapmalarına karşın 4,30 a kadar Tarkan uyumaz. O kadar öfleyip püfledim o kadar gerildimki çocuğa ' yaa niye uyumuyusun ya uyusana be yavrucum, Tarkan bak anne çok yoruldu bitti finish anladınmı' gibi saçma sapan bir sürü şeyler söyledim o saatte hastalık ve gaz sancısıyla savaşan yavruma. Baba napıyodur bu arada yattığı yerden Sibel noldu niye uyumuyor gibi zaten bütün heyheyleri üstüne gelmiş anneye sorular soruyordur. Bu adamlar bazen çok acayip oluyor ya bi bakarsın dünyanın en ilgili adamları ooh dersin ne şanslıyım bi bakarsın tııın yok yani hiç tınlarında bile değil. Neyse benim biraz ses tonumun ciddi olmasından zannımca bi baktım kalktı. Biberonla su getirdi.Biraz pışpışladı tabi bu arada bizim Tarkan'ın gazları yavaş yavaş çıkmaya başladı çıktıkça da rahatladı. Sonra gene annenin kucağında uykuya daldı. Bense sabah kalktığım andan beri Sibel ne gaddar birisin çocuğa akşam ne sitemler ettin ya değermiydi altı üstü bi uyku için deyip deyip kızıyorum. Vallaha çok özür dilerim annecim eve gidince seni çok öpcem çok sarılcam çok mıncıklıycam söz. Çok yorgundum gece bir daha tekrarlamamak için elimden geleni yapıcam söz. Seni çooooook seviyorum annecim.