30 Nisan 2012 Pazartesi

Ameliyat ve Sonrası

 Allah'a şükürler olsun iyiyiz. Ama ömrümden ömür götüren bişeymiş bunu anladım. Doğuma girdiğimde bile belki bu kadar zor geçmemişti zaman. O yarım saati beklemek insan için ne zormuş. Bazen su gibi geçen o yarım saat nede geçmek bilmeyen bir zamanmış. İnsan ne yapacağını elini kolunu nereye koyacağını şaşırırıyormuş. O yarım saat boyunca gözyaşlarını hiç dindiremiyormuş her gelen geçenin yüzüne bakıp öylece ağlıyormuş o ameliyathane kapısının önünde. Tarkan'ı Pepecilik oynamaya gidiyoruz diye ameliyat kapısının önünde gülen yüzüyle alan hemşireye ona iyi bakın diye yalvaran gözlerle bakmak ve ardından kapanan kapıya öylece bakakalmak ne zormuş. Velhasılı her dakikası her saniyesi hatta her salisesi çok zordu bizim için. Ama şükürler olsun oğlumuz 11:20 de girdiği ameliyattan yarım saat sonra çıkarıldı. Tabiki de beni sayıklıyordu sesi kısılmış narkozun etkisiyle anne acıyor anne acıyor diye ağlıyordu.Hemen odasına çıkardık yavrum kucağımda yarım saat boyunca bir oyana bir buyana kıvranıp durdu. Narkozun etkisi geçince uykuya daldı o uyku ona ilaç gibi geldi. Yaklaşık 1 saat kadar uyudu uyandığında daha sakindi ama gene acıları vardı ilk 2 saat yiyip içme yasaktı. Susuzluğunu gidermek için ıslak peçeteyle dudaklarını sıksık ıslattık ve saat 2 gibi biraz su ve meyve suyu içirdik o bile inanılmaz kendine getirdi Tarkan'ı ve kontrollerimiz yapıldı doktorumuz ziyaret edip bütün detayları ve ilk iki hafta boyunca neler yapmamız neler yedirip içirmemiz karşılaşabileceğimiz komplikasyonlar neler detaylıca anlattı kullanacağımız ağrı kesici ilaç olarak Calpol'u yazdı ve çıkışımızı yaptık eve geldik. Doğal olarak ilk gün zordu çünkü yutkunma içme problemi yaşıyordu. İlaçlarını saatine göre kullanmaya başlayınca ağrıları dindi daha iyi oldu. Az yoğurt ve gene azda olsa dondurma yedi. Zaten dondurma lafını duyunca gözleri açıldı o kadar çok istiyorduki hep korkudan yediremiyorduk. Akşamda iyiydi ama yattıktan sonra ara ara ağlamalar başladı tabi eşlik eden bir ateş. Zaten ateşlenebileceğini doktorumuz söylemişti internetten de araştırmıştım neler yaşayabileceğimizi o yüzden panik yaşamadım ve gece 12 gibi bir ölçek Calpol verdim ve sonra sakinleşti  uyudu sabah 4 gibi uyundı ağlamaya başladı su içti süt istedi ama ilk yudumdan sonra onuda içemedi boğazı acıdığı için tekrar ağladı ne yapsam diye düşünürken annecim çorba istermisin dedim başını salladı akşamdan yapıp blenderdan geçirdiğim süt çorbasını ısıttım içine sarmışakta kattım  maşallah yarım kasesini içti sonra uykuya daldı ve sabaha kadar deliksiz uyudu. Sabah kaltığımızda bizi bir sürpriz bekliyordu çünkü hapşırmaya başlamıştı biraz panik ve üzüntü yaşadım çünkü öksürme hapşırma bunlar kanama riskini tetikleyebiliyorlar. Hemen doktorunu aradım durumunu izah ettim bize bir şurup önerdi neyseki onu içince hapşırması kesildi ve sabah ilk iş bir tas çorbasını yarım bardak meyve suyunu içti. Gün içinde yer yer ateşi 37,5 - 38 arası gezindi ama bu ameliyatlardan sonra bu tarz ateşlenmeler normal olduğu için önemli olan 38 üzerine çıkarmamak ateşi. Gene şurubunu saatine göre kullanarak bu sıkıntıyı da atlattık. Akşam çok iyi haşlanmış makarnayı çatalla ezerek üzerine yoğurt döktük ve onuda nerdeyse 1 tabağa yakın yedi ve geceyi 37 derece gibi hafif bir ateşle atlattık. Tarkan bugün daha iyiymiş çorbasını içmiş ve kendine hediye gelen oyuncakların keyfini çıkarıyormuş. Şimdilik durumumuz böyle genede şükürler olsun tahminimden daha dayanıklı çıktı oğlum. Çünkü ameliyat öncesi internette biraz araştırma yaptım da insanlar neler neler yazmışlardı. Bayada korkmuştum. Ama şimdilik önümüzde 10 günlük daha bir iyileşme süreci var ve önemli olan bu süreçte kanama olmaması inşalah geriside iyi boğaz enfeksiyonu olmadan bir süreç. istedim ki biraz detaylı anlatayım ve benim gibi bu tarz bir durumla karşı karşıya olanlar varsa en azından benim yaşadığım panik ve sıkıntıları yaşamasınlar., Bu arada arayan soran yorum bırakan herkese çok teşekkürler iyiki varsınız da mutluluğumu da üzüntümü hüznümü de paylaşabiliyorum.

27 Nisan 2012 Cuma

Tarkan Yarın Ameliyat Olacak

Bugün nasıl hissediyorum kendimi bilmiyorum. İyi değilim lafı galiba daha iyi anlatıyor ruh halimi. Bir yandan da kızıyorum kendime şükret Sibel Allah herşeyin en iyisini versin Allah yavrumuza sevdiklerimize dermansız dert vermesin de diyorum. Hem fazla uzun sürmiycek diyorum diyorum da işte kendime bunları birtürlü anlatamıyorum. İçim sıkkın bedenim sanki tonlarca yükün altında, bu sıkıntıdanmıdır nedir hasta gibi hissediyorum kendimi yarın ne olacak diye bir türlü bitip tükenmeyen bir sürü senaryolar kuruyorum habire. Keşke şu bir önceki post gibi şen şakrak gülen fotolarla dolu birşeyler yazabilseydim tüm bunların yerine. Allah'a sığınıp doktorumuza güvenmekten başka bişey gelmiyor elimden. Yüce Rabbim sen evladımı bizleri bütün küçük yürekleri koru kolla. Onlar bir melek. Şu boğazımdaki acı ne zamana kadar devam eder bilemiyorum. Sadece eğer beni okuyorsanız yarın herşeyin iyi ve güzel geçmesi için sizlerden de bir dua bekliyorum. Umarım oğlum ameliyat ve sonrası güzel geçer ve buraya eskisi gibi mutlu mesut şeyler yazmaya senin gülen resimlerini koymaya devam ederim. Seni hayatından daha da çok seven Annen.

25 Nisan 2012 Çarşamba

Tarkan'ın 23 Nisan'ı

Son 4 gün hep Tarkan'ındı. Ne güldü ne oynadı ne coştu. O kadar mutlu olduydu ki. Hep böyle gül olur mu oğlum. Tıpkı bu resimlerdeki gibi.

18 Nisan 2012 Çarşamba

Bademcik ve Ameliyat Mevzusu

Yüzüm düştü gene. Aslında hiçbişey yapasım da yok. Ne resmini çekesim ne onca yaptığımız etkinliklerden bahsedesim nede birşey yapasım var. İki haftadır dua ediyordum Allah'ım o gün gelmesin diye. Ama geldi ve biz dün Tarkan'ın doktorundaydık. Şu bademcik ameliyatı meselesini konuşmak için. Konuştukta bir taş oturdu yüreğime bir yandan doktorun dediğine göre Tarkan'a faydası olacak birşey ama bir yandan da işte. O ameliyat kelimesi ve sonrası varya o kadar korkutuyorki beni. Evet konuştuk baya ve Nisan'ın 28'ine randevumuzu aldık ameliyat olacak. Dünden beri pek bi suspus olduk karı koca. Acaba yapılmasa deyip deyip durduk ama sonunda olması sanki daha faydalı olacak kanısına vardık. Bilmiyorum sadece bekliyoruz bu 2 hafta yavaş geçermi, sanmıyorum yani velhasılı canımız pek sıkkın. Bi yandan da dün Hürriyet'te okuduğum bir haber beni sanki ameliyatın Tarkan için iyi olacağına inandırdı. Habere göre çok sık boğaz enfeksiyonu geçiren çocuklarda Beta mikrobunun kalbe yerleşip ilerleyen yaşlarda kalple ilgili romatizma veya değişik kalp rahatsızlıkları yapma oranı yüksek oluyormuş. O yüzden sanki biraz daha ikna oldum gibi bilemiyorum yada kendimi avutuyorum işte.
Zaten bugün sabah bırakırken babannesine Tarkan öyle çok annecim gitme dedi ve ağladı ki ellerime bacaklarıma öyle bir sarıldı ki ona hergünki gibi canım benim dedim çok az çalışıp gelicem sonra seninle gezeceğiz ama biraz çalışıp gelmem lazım biliyorsun dediysemde hayletmedi onu o halde bırakıp giderken ağlayan sesini gözyaşlarımla birlikte işe gidene kadar işittim sanki. Annecim gitmeee sadece istediği yanında olmamdı ama lanet olası işte onu bırakıp geldim şimdi boğazımda beni acıtan bir yumru kalbimde koskocaman ağır bir taş Nisan'ın 28'ini bekliyorum. Allah yardımcımız olsun. Seni çok seviyorum bebeğim.

10 Nisan 2012 Salı

Blogger Anneler Hediyeleşme Etkinliği


Nurcan ve Tatlı Ballı Kuzey için yola çıktı. İçinde bir çift küçük elinde büyük emekleri var.

9 Nisan 2012 Pazartesi

Yaratıcı Tasarımlar'dan 500 Çocuğa Hediye Var

Çok güzel bir hediye çekilişine denk geldim. Öyle düşündüğünüz gibi değil tam çocuklara yönelik Morpa Eğitim seti sevgili Pelin'in Yaratıcı Tasarımlar bloğunda yayınladığı ve Morpa yayınlarıyla ortaklaşa yaptıkları bu çekiliş eminim bir çoğumuzun çocukları için hayal ettiği birşey olsa gerek. Hemde 500 çocuğa. Ben katıldım çekilişe sizlerde katılmak isterseniz aşağıdaki linke tıklayıp bir göz atın şartlar çok basit sonucu umarım çok güzel olur.

6 Nisan 2012 Cuma

Babam Gibi

Anne ben çok yatışşıklı oldum dimi anne
Evet bitanem çok yakışıklı oldun hemde çok
Babam gibimi yatışşıklı oldum anne
Ondan daha da yakışıklı oldun canımın canı yavrum benim










5 Nisan 2012 Perşembe

Dün Akşam

Dün akşam öyle çok üzüldüm ve ağladım ki anlatamam. Herşey çok iyiydi aslında annem gelmişti yedik içtik oturduk sohbet ettik buraya kadar herşey yolundaydı aslında. Taki annem ben bulaşıkları yıkıyayım diyene kadar ben anne boşver makinaya koyarım dedim o aaa 3 tabakta makinaya mı konur ben yıkarım dedi. Bende o zaman durulayayım dedim.Dedim demesine de Tarkan Bey'imiz hiç izin verir mi tabi ki vermedi hemen sandalyeyi çekti musluğun başına çeşmeyi en sonuna kadar açıp bizi bir güzel ıslattı onu aldı bunu aldı öldür Allah inmez oğlum nolur 5 dk izin ver yok hayır bıçağa uzanır çatala uzanır neyse baktım olacak gibi değil hadi sulu boya yapalım dedim zar zor ikna ettim odasına geçtik sulu boya yapıyoruz benim gene içim rahat etmedi gideyim mutfağa da kalan bişeyler varsa yardım edeyim dedim demez olaydım. Elimi uzatmamla yıkanmış kavanoza elimin çarpması ve onun yere düşüp kırılması bir oldu her yer cam kırığı doldu haydi buyrun burdan yakın. 3 tabak açtımı benim başına ayrı bir dert. Tabi başta Tarkan sonra eşim olay yeri inceleme ekibi olarak olay mahalline geldiler yok bişey kavanoz kırıldı dedim ama Tarkan'ı zaptetmek ne mümkün illa bakacak babası gel oğlum der ben annecim nolur bak heryer cam kırığı dolu derim annem arkamdan keşke gelmeseydin der neyse ben gittim süpürge makinasını getirmeye olanda o an oldu zaten yok Tarkan'a çam kırığı felan batmadı ama bizim bücür sen git katlanır bir sandalyesi var onu getir köşeye koy.Ama işte getirirken katlama yerini öne doğru getirmiş üzerine oturmasıyla santalyenin kapanması ve bizimkinin ciyaklaması bir oldu. Bi gittim ki düşmüş elini çarpmış sol elininin yüzük parmağını gösteriyor bi baktım kızarmış hemen buz koyduk ne ağladı ne ağladı annem bana kızar ben sana dedim gelme yanıma diye eşim zaten benden beter olmuş ne yapacağını şaşırmış Tarkan ağlar gözlerinden boncuk boncuk yaşlar akar çok acıyor der ben buzla acısını hafifletmeye çalışıyorum yani anlıycağınız mahvolduk. Napalım doktoramı gidelim diye düşünmeye başlamışken baktık sustu bana göğsüme yattı zaten yavrum hep öyle yapar. Annem biraz oynattı parmağı gerçi birşeyi yok olsa oynatamaz dedi ama ben ne yapacağımı şaşırdım. Annemin aklına çiğnenmiş ekmek geldi koyalım dedik koyduk sargı bezi ve bantla güzelce sardık sonra baktık bizimkinin yüzü yavaş yavaş gülmeye başladı.Sonra anne bak bu büyük Şavşan kardeş dedi evet annecim büyük tavşan kardeş dedim.Tavşan kardeş ne mi tabi ki parmak kuklaları bi ara tanıştırırım. Sonra taktık elimize tavşan kardeşle civciv kardeşi birde büyük tavşan kardeş tabi ki yatağına yattık oynadık onları konuşturduk.Neyse ki 15 dk sonra herşey eski haline geri döndü ama benim de dünyam döndü 1 sn'ye bile boş bırakmaya gelmiyor hiç Tarkan'ı. Annemde canım hiçbirşey anlamadı geldiğinden de evine gitti. Biraz banada kırıldı çünkü ben anne bak tutturmasaydın bulaşık yıkayalım diye bunlar olmazdı ne güzel oturuyorduk dedim işte buna kırıldı gerçi öptüm sarıldım ama öyle inat etmeseydi yıkıyalım diye böyle gecemiz kabusa dönmezdi. Neyse Tarkan uyudu bende bol bol küçük parmaklarını öpe koklaya ağlaya ağlaya ya birşey olsaydı napardık diye diye uyudum.

3 Nisan 2012 Salı

Nisan 1

Nisan 1 benim doğum günüm yaş gidiyor sormayın neyseki minyonluk kurtarıyor yoksa 32 rakamını nasıl düşünebilirim koca koca bir 3 ve 2.

Sabah doğum günün kuytlu osun anne diye kocaman sarıldılar bana babasıyla birlikte daha büyük saadet varmıdır diye düşündüm o an o kadar mutlu oldum o halimize..Tabiki babamız bugün sizin dedi ne isterseniz yapacağız.Tarkan hemen yaşaşın gemzeye hadi gemzeye gidelim diye hoplayıp zıplamaya başladı ve bütün gün bizi hayrete düşüren birçok şeye gene imza attı.


S: Bu kim oğlum
T: Sihiybaz anne
S: Peki bu sihirbaz ne yapıyor Tarkan
T: Hokkabazlık yapıyo görmüyonmu
(İç ses: Sibel şaşakalır hokkabazlık mı bu kelimeyi nerden duyduğunu ve nasıl böyle güzel söyleyebildiğini bilemez susar onun çocuklarla eğlenmesini izlemeye başlar)









Tarkan kahvaltıdan sonra anneye gelir ve söyle der
T: Anne ben babamla akadaslarımı yemeğe davet edicem.
S:Yemek mi?
T:Evet anne sen evde kal
S:Oğlum ben evde tek başıma ne yapacağım peki
S: Iııı kaplumbağa yap
(İç ses: bu kes yapıştır olayını fazla abartmaya başladım galiba)





Tarkan'ı araba koltuğuna oturtup emniyet kemerini takarız.
Bizde yerlerimize otururuz arkadan bir ses gelir
T: Anne sende tak kemerini baba sende tak kemerini
S: Tamam oğlum zaten bizde takıyorduk.
T: Kemer öyemlidir flen yapınca kafamızı çapıştıymayız.
(Anne baba birbirine bakar ve şok olurlar bizim sözlerimizi bize satan bir bücür vardır artık arka koltukta.)
Baba yola koyulur arkadan ses tekrar duyulur.
T: Anne ya babam hızlı süyüyor.
S: Hayır oğlum baban yavaş sürüyor(Bu arada hız sınırımız baktığımda 40 civarlarındaydı o kadar yavaşız aslında)
T: Baba hızlı süyeysen abalar çappışır benim bacağım kıyılıy annemim bacağı kıyılıy senin bacağın kıyıkıy
(Biz babayla tekrar bakışırız hızımızı 30'a kadar indiririz.
T: tamam çimdi iyi baba aaaa bak der ve yolda gördüğü arabaları, koyunları, çayırları çimenleri, motosikleti, babasının işyerini yani yol güzergahındaki binumum bütün olan biteni söylemeye başlar.





Biz mutluyuz çünkü bizi trafikte hep uyaran tatlı bir bücürümüz var.

Bu arada ağzının kenarında emzik emmekten ufak bir yara çıktı ama kendisi kabul etmemekte yani gene caaaanım memesine toz kondurmamakta ona göreyse orayı Kutup ayıları yapmış bunu duyunca başka ne denirki.

Bir pazarımızda böyle geldi geçti bu arada doğumgünü Nisan 1 olan ben gene tongaya bastım sevgili eşim ve arkadaşları bir güzel işlettiler beni tabiki bende kesilen doğum günü pastasının üzerine bunu da yedim artık intikamım acı olacak demiyorum çünkü pek bir faydası olmuyor. Neyse napalım buda benim kaderim galiba ah Nisan 1 ah...