31 Temmuz 2009 Cuma
Hadi Hayırlısı
Çöken bilgisayarımda oluyormuş bilgilerin çoğunu kurtarmışlar geri kalanları da kurtarmaya çalışıyorlarmış çok sevindim. Hadi hayırlısı bakalım umarım herşey yoluna girer bugün bu iki şey beni çok rahatlattı.
30 Temmuz 2009 Perşembe
Çok Bunaldım
Dün Tarkan'ın bademcikle ilgili kontrolü vardı. Eşim izinde olduğu için kontrole kardeşiyle birlikte götürdüler sonuç iyi geçmiş ama asıl sorun başladı 6 ay süreyle her ay 1 kere olmak kaydıyla penadur denen bir iğne vurulmasını söylemiş. Koruma amaçlı demiş ama. Asıl sorun şuki aynı iğneden eşim 8 yıl vurulmuş. Penisilin iğnesi ve çok ağır bir iğne. Güçlü yalnız o sayede eşim larenjitten kurtulmuş. Ben açıkcası bu iğnenin vurulması taraftarı değilim yarın kendi doktoruna götürsünler bakalım o bu iğneyi vurdurma taraftarı olacak mı? Tabiki ok derse bir test yaptırmadan hiçbişey vurdurtmam. Belki de vurdurtmam ben penisilinden çok korkardım başıma geldi. Canım bu yüzden çok sıkkın.
Sabah abimin boşanma davasında şahittim zaten güne bu yüzden 1-0 yenik başladım.
İşe geldim bi müddet çalıştım hooop bilgisayar gitti çökü. Bütün işle ilgili bilgiler evraklar dosyalar muhasebe bilgileri hepsi gitti. Bi bilgisayarcıya götürdük gitmiş dedi harddisk açmıyor dedi. Diğer bilgisayarcıya götürdük belki bir ihtimal dedi ve kasayı bıraktık oraya ama hiç umudum yok. Nasıl olsa terslik olcak ya. Kesin herşey gitmiştir. İşte o zaman vay benim halime...
Bakalım bugün daha neler gelcek başıma ????
28 Temmuz 2009 Salı
27 Temmuz 2009 Pazartesi
Pazar gezintisi
Bu artist pozlar Burak Taha'ya ait
Bu da Betülcüm.
Benim için çok güzel bol sohbetli harika birgündü. Ama aynı şeyi abimiz Burak Taha için zannedersem söyleyemiyeceğim. Nedenmi? Çünkü eve küçük bir ufaklık gelince ve annesi teyzeleri bizim Tarkan'ı biraz sevince yavrum biraz kıskandı galiba. Oyüzdende Tarkan'a yüz vermedi tabi bizimkide ondan ilgi bekleyince aşağıdaki fotolarda ki durum ortaya çıktı. Yani birbirlerine yanaşmayan iki küçük bücürük. Eee çok doğal bende olsam bende kıskanırdım annem ve teyzelerim benden başkasıyla ilgilenince.
Gün sonunda eşim bizi almaya geldi ve daha sonra onunla Kayhan'da güzel bir pideli köfte yedik oğluşumuza 2 kitap aldık evimize geri döndük.
23 Temmuz 2009 Perşembe
Biraz Daha
Dün biraz daha iyiydi yavrum en azından ateşsiz bir gün geçirmiş gecede ateşi çıkmadı. İnşallah yavaş yavaş düzeliyordur. Doğal olarak yeme problemi yaşıyoruz şuan sadece emmek istiyor gündüzleri fena değilmiş ama akşam çok huysuzlanıyor. Gece kalkıyor gözler açık 1 saatte anca uyutabiliyorum. Umarım bu durumların hepsi sağlığıyla birlikte düzelir.
21 Temmuz 2009 Salı
İç Dökme.........
İsko son 5-6 gün içinde aralıklarla spor yaptığı yere götürmüştü Tarkan'ı. Çok güzel bir kompleks bahçeli felan ama dağ eteğinde olduğu için çok esintili.Galiba o esintili hava tetikledi bu durumu.
Bir ders daha. Bir daha esintili havalardan uzak durmak.
Neyse fazla uzatmıycam zaten havamda da değilim öylesine bişeyler yazayım dedim.
20 Temmuz 2009 Pazartesi
Badem-cik
18 Temmuz 2009 Cumartesi
Ölün Bile Diriltiyor İnsanı
Şu an şuralarda olmayı isterdim şiddet ve arzuyla...(Bir iç çekiş)
Bu resimler ve bu yer gerçekmi yoksa photoshop sen nelere kadirsinmi demek lazım. Bilemedim ?
Yalnız bakması bile güzel okadar.....
Malum bu yaz izin stoğumuzu tüketmemiz ve tatile çıkamayışımızın şerefine bakıp bakıp duruyorum.
Ama gelecek yaz innnşaaaallah o günlere çıkarsak intikamım acı olacak.
16 Temmuz 2009 Perşembe
Kara Gözlü Kız
Hayatıma oturduğum pencereden bakıyorum...
Siyah saçlı, kara gözlü bir kızın yaşamı gördüklerim,
Hayallerinin çok azı gerçekleşmiş milyonda biri anca,
Hep hayat getirmiş hayallerini,hayallerim değil,
Hep bir koşturmaca , evin tekne kazıntısı,
Sevdiği arkadaşları vardı 9-10 yaşlarında
Kimbilir şimdi herbiri nerde, kader bir daha birleştirir mi ki bizi???
Biri doktor oldu biliyorum, diğeri 2 çocuklu ev hanımı,,
Hep çok çalışırdım ilk sıra yıllarım, büyük kız edalarıyla geçirdiğim ortaokul senelerim,
Hep taktir görülen ben olmalıydım, öğretmenim bana çözdürmeliydi bütün soruları,
Gece gündüz çalışırdı kara kaşlı, kara gözlü,
Hayali sınavlara girip fen liselerine gitmekti,
Aile inadı bırakmadı, düz liseye gitmeliydim,
Devam devam devam
Lise gene devam gene devam
Bir hocam vardı " seni kıracağıma kafamı kırarım derdi"
Sevdirirdi böyle hocalar okulu
Uzun boylu olma hayallerim sınırsızdı
Neler yapardım ne atlamalar, zıplamalar,
Ne uğraşlar vermişim de şimdi iki kelimeye sığabiliyor mesela,
Üniversiteye girmişim,
Hayalim beyaz bir önlük
Hayat bilmem ne firmanın, bilmem ne kadar ödemesini yapıp yapmadığını, ne gittiğini, ne geldiğini, faturasını, bankasını, ıdısını, dıdısını takip etmek ve yönlendirmeyi getirdi bana,
Yirmi dokuz koca yılın son demlerinde birtek hayalim gerçekleşti,
Hayallerimin ötesinde avuçlarıma küçük kara gözlü o kıza benzer cıvıl cıvıl bir bebek verildi.
Pencerenin aralığından bakıyorum,
Hemen hemen hiçbir hayalim gerçekleşmemiş,
Hep hayat hayallerimi doğurmuş, hayallerim değil
Memnunmuyum bu duruma, inanılmaz ama, hem de nasıl
Yoksa tüm bu yazılanlar nasıl dökülürdü dilimden satırlara
Yoksa nasıl böyle gülümseyebilirdim yazarken bunları, başka Sibel olsaydım,
Hayallerimin değil hayatımın getirdiği prensimi bu kadar sevip ve bu kadar sevilemezdim eminim.
Bu masalar,kalemler,hesaplar, ezberimde benmişim gibi kalırmıydı?
Ve dilimde bu şarkı olmazdı şuan eminim,
İyiki herşey hayatın bana getirdiği gibi olmuş.
15 Temmuz 2009 Çarşamba
İyiyiz, iyiyiz
Kilo: 8,600
Boy: 70
Baş çevresi: 42,8
Birkaç gündür vucudunun ön kısmında isilik oluşmuştu. Aslında sanırım bunda benim hatam oldu. Vucudu yumuşasın diye bebek yağı sürdüm ve o gün hava çok sıkıntılı ve bunaltıcıydı. Zannedersem vucuduna ağır geldi bu yağ ve sıcakla da birleşince attı. Gerçi banyo yaptırmamız ve sürekli havalandırmamız birkaç gündür havalarında serin gitmesi işe yaradı galiba. Sabah çok azalmıştı kızarıklıklar. Doktorumuzda zaten durumun sıcaktan kaynaklandığını sıkca banyo yaptırmamız gerektiğini söyledi. Birde rötavirüs aşımızın son dozunuda olduk şükür o da bitmiş oldu.
Doktorumuz bu ay için artık etlere geçiş yapabileceğimizi söyledi. Gerçi çorbalarını yavaş yavaş et suyuyla yapmaya başlamıştık. Artık balık, tavuk, et ve kıyma yavaş yavaş verebilirmişiz. Laf aramızda maşallah bizim oğlan tabağımızda ne görse saldırıyor yani bu arada yavaş yavaş et felanda yemeye başlamıştı zaten.
İşyerinde çalışanlardan bir arkadaşımızın eşi bugün yarın doğum yapacak onunla konuşuyorduk sabahta. Gece gündüz nöbetteyiz dedi bende kolay olmadığını söyledim ama 3 dört ay sıkıntı çekersiniz dedim ondan sonra çocuk bir düzen oturtuyor zaten. Mesela Tarkan'ın şuan tam böyle sıkımlık halleri. Eller kollar balık gibi bir çırpınıyor biR çıpınıyor, sonra da gülüyor yaptıklarına. Ben bu aralar ona küçük paluk diyorum sizde görseniz hak verirsiniz bi saniye durağı yok. Sürekli bir ayağa dikelme ve dik durma durumlarımız var. Sonrada hobbala hopbala yapıyor sonra yüzümüze bakıp bi gülüyor çok hoşuna gidiyor. Elini havada tutunca gel annesi gel diyoruz oda hemen eliyle gel gel işareti yapıyor. Birde iki elini yumruk yapıp çatlaşında patlaşın der gibi birbirine vurması yokmu bitiyorum o zaman. Ne çabuk öğreniyorlar daha 1 ay önce cisimleri elinde zor tutarken şimdi oyuncağının lamba düğmesini ezberlemiş basıp yakıyor bide gözüne doğru yaklaştırıyor içini merak ediyormuş gibi.
Artık sürekli dönüyor sırt üstü yatır hemen dönüyor ama daha kollarıyla vucudunu kaldırmayı beceremiyor. Geçenlerde yere minderine koydum 1 dk geçmedi bi geldimki hem dönmüş hemde koltuğum altına girmiş.
Tahtalara vurayım yemesi gayet iyi meyveleri çok seviyor bide yemekleri. Çorbadan daha ziyade yemek yemeği seviyor. Yemek yerkem haaaam diyor bide üstüne üstlük. O yüzden babanneside özellikle sebzeli (yeşil fasulye, patates, kabak, bamya, patlıcan,) yemekler yapmaya çalışıyor. Bamyayı ve taze fasulye yemeğini çok seviyor.
Uyku düzeninde yeryer oynamalar olsada genellikle 12 gibi bi uyanıyor emiyor ve hemen uyuyor 2,5 gibi ve 5,5 gibi gene uyanıp emiyor ve tekrar uyuyor. Yani fiks bu saatlerde bi uyanması var yatıpta 6 saat boyunca uyuduğu en fazla 1 veya 2 keredir.
İşte günler böylece gelip geçiyor. Aslında çok şeyler yazasım var ama bugünlük bu kadar diyelim sonra yeni yazılarda buluşmak üzere.
14 Temmuz 2009 Salı
Bir Pazar Sabahı
Bir avuç köy kadını elele vererek oluşturmuşlar burayı.
Yanımıza da sevgili arkadaşlarımızı ve onların oğulları Egemen'i alarak.
Sora sora Bağdat bulunurmuş misali her gördüğümüze sorduk gidene kadar.
Tam Uludağ eteklerinde olan bu köy dahada bir sisli dahada bir soğuktu ama harika yeşillikle bezeli misgibi bir havası vardı.
Önümüze güzel bir kahvaltı geldi.
Yedik içtik akan şelaleye baktık turladık ve çocuklar mızmızlanınca ve hava soğuk olunca 11 gibi tekrar evimizin yolunu tuttuk.
11 Temmuz 2009 Cumartesi
4N 1K + 1Y 1İ ?????????????
Neden yazıyorum:
Aslında bu hikaye 2,5-3 yıl öncesine dayanan blog olayını keşfetmemle başlıyor galiba. Yeni evli olduğum dönemler ve ben habire büyük bir istekle yeni yemekler pastalar börekler yapma hevesindeyim. Kocişe şirin görünmek amaçlı tabi, bu kız hiçbişeyi bilmiyor demesin. Neyse işte ben yemek adları yazdım karşıma portakal ağacı diye birşey çıktı tıklayıp girdiğimde işte bu blog denizine hoop diye düşmüş oldum. Nasıl hoşuma gitti o yemekler tarifler resimler, yazılar sonra ordan diğer bloglara geçtim. Devletşah, Pembelinin Mutfağı, Annemin mutfak kokusu, Yeşimin Mutfağı, Aintab sofrası...... liste aslında çok uzun. Artık pasta börek yemek ne varsa çıktısını alıp dosya yapıyordum. Ama bu arada okuduğum blogların yazdıkları günlük hayatlarıyla ilgili yazıları okuyor, Devletşah gibi bloglardaki farklı konularla ilgili yazılardanda bazı şeyler öğrenmeye çalışıyordum. Bu durum yaklaşık 1 seneden fazla yemek bloglarını takip ederek devam etti. Aslında itiraf edeyim ben bu işin çok zor bişey olduğunu, ne bileyim web sitesi gibi hazırlandığını felan zannediyordum. Sonra birgün Pembelinin ve Nailenin yan bağlantılarında çocuklarıyla ilgili olan yazılarını farkettim ve yeni bir blog denizine tekrar düşmüş oldum. Mine'yi, crestal'ı, Prima'yı, Yeni bir rüya'yıkeşfettim.Ordan başka bloglara ve çocuklara geçtim. Garip bişey belki bu durum roman okumak gibi.Her seferinde yeni sayfalar yeni hayatlar, yeni uğraşlar, yeni bebekler,yeni yüzler tanımak belkide beni bu kadar cezbetti. Zincir gibi ordan bir başkasına geçmek hem zevk vermeye hem merak uyandırmaya başladı. Düşünsenize bir hafta önce hamile fotosuyla gördüğüm birinin bir hafta sonra minik bebeğini görmeye başladım. Ve sonra birgün hamile kaldım. Hiç bilmediğim bişeyi yaşamaya başladım. Neler yapmalıydım, neleri yapmamalıydım, atıyorum beni 4. ayımda veya 5. ayımda neler bekliyor hepsini hem internetten hem bloglardan takip ederek çözmeye başladım. Sonra bebişim doğdu. Zorlu süreçlerden geçtim, işe başladım ve artık sonunda karar verdim bende geri dönüp baktığımda bişeyleri tekrar yaşayabileceğim birilerine bu benim oğlum bakın deyip açıp gösterebileceğim,resimlerini videolarını izleyebileceğim bir günlük yapmalıydım. Ve Tarkan'ın annişini oluşturdum.Ve aslında ne kolay bişey olduğunu anladım. İlk önceleri kimsenin haberi yoktu sonradan yorumlar, takip edenler, bloğuna ekleyenler derken kısa zamanda yol katettim.Hala da devam etmekteyim.(girizgah biraz uzun oldu ama napcan herşeyi yazayım istiyorum)
Nasıl Blogcuyum:
Yani elimden geldiğince, zamanım el verdiğince herkesi takip etmeye çalışan kendi çapında bişeyim işte. Yorum bırakmak favorim. Daha yeniyim o yüzden mükemmelim felan gibi büyük laflar edemiycem ama bişekilde biryerlerde insanların Sibel'de varmış dediklerine yavaş yavaş inanıyorum artık.
Neden Tarkan'ın Annişi:
Ne bileyim birkaç saniyede çıkan bişey çok düşünülmüş değil belki düşünsem gerçi daha karizmatik daha akılda kalıcı bişeylerde çıkabilirdi. Sadece eşime genelde hep kociş derim yada bu aralar babişko demem Tarkan'ın annesi değilde Tarkan'ın annişi koymama sebep olmuş olabilir o kadar.
Neden Blog Okuyorum ve Yazıyorum:
Başta da dediğim gibi yeni hayatlar, yeni olaylar, yeni bebekler, yeni insanlar okumak paylaşımlarını izlemek,yaptıklarından yeni fikirler edinmek, acabalarımın genelde herkeste olduğunu görüp rahatlamak bi tecrübe.Roman okumak gibi, profil analizi yapmak gibi şiir gibi ne bileyim resim yapmak gibi bişey. Yada benmi abartıyorum bilmiyorum ama işte bu şey bana haz veriyor.
Düşünsene boş zamanın var saçma sapan yazılar okuyacağına iki insan sıfatı görüp iki şey öğreniyorsun.
Bide en önemli şeylerden biri çok uzaklarında hiç tanımadığın insanlarla üzüntünü ve sevincini paylaşıyorsun. Serzenişlerini yazabiliyorsun. Ve sana destek verenlerin yorumlarını okuyorsun bir çeşit terapi.Piskolojin düzeliyor haklıyım bak bana destek veriyorlar diyorsun rahatlıyorsun. Daha rahat açılabiliyorsun herkese.Kimse sana ya saçmalamışın yada çok uzattın yada afra tafra üfff püfff demiyor. Bazen sayfalarca yazıyosunda yazıyosun hiç kimse sıktın demiyor.
İlk yazılarıma ve resimlere bakıp şimdiki resimlere baktığımda ne kadar çabuk büyümüş diyebiliyorum.
Uzaktaki teyzeleri yavruyu takip edebiliyorlar.
İddealımıyım:
Ben Koç burcuyum inatçı, çalışkan, hırslı, azaimli bir yapım var. O yüzden mütevazi başlayan ama neden olmasınlarla devam eden bir serüven bu. Neden olmasınki birgün belki birileri de şunu diyebilir ben Sibel ve Tarkan'ı okumaya başlayarak bloger oldum. Sanki benim okuduklarımda başta bu kadar popülermiydiki??? Herşey zamana bağlı. Neden olmasın????
Yazmaya zamanım varmı???:
Şiiiit patronlar duymasın vallaha işte yazıyorum naaapıyım.
Kimim:
Ben 18/12/2008'e kadar hırslı, bazen dikbaşlı, kendini hala çocuk zanneden, gereksiz ayrıntılara kafayı takan, hep en iyisi olmalıyım diye kendini yiyen, bazen çekilmez,hiçbirşeye boşveremeyen, bazen sevimli, herkes gibi bir faniydim. Sonrasındaysa şimdi sadece Tarkan'ın annesiyim. Hiç hırs yapmıyorum, hiç bişey beni üzmüyor çocuğumun sağlığı dışında, bişey olmadıysa olmadı diyorum kendimi yiyip bitirmiyorum ve kendimi çok şanslı hissediyorum Allah-u Teala'nın verdiği bu nimete şükreden biriyim artık.
10 Temmuz 2009 Cuma
Aklımdaki Beni Yiyenler
Bide bugün Google açarken resminin değiştiğini gördüm açıklamasında Nikole Tesla'nın doğum günü yazısı vardı. Hani şu ünlü elektrik akımı ve alternatif akımı bulan kişi. Hemen aklıma aylar önce okuduğum bazı yazılar geldi. İnternette merak edenler için tavsiye ederim. HAARP yazıp girdiğinizde Haarp teknolojisi ve Tesla teoremiyle ilgili daha doğrusu Amerika'nın bu teoremden yola çıkıp nerdeyse yağmur bulutlarını bile yönlendirebilecek, yer altındaki yüklü elektrik akımını(depremler) boşaltabilecek bi üssü kuzey kutbunda konuşlandırdığını ve buranında Haarp olarak anıldığını bende okuyunca öğrendim. Aslında şok oldum. Okudukça küresel ısınma etkenlerinden birinin belki, Gölcük depreminin gerçek bir deprem olup olmadığının çok bilimsel açıklamalarına kafa yormaya başladım. Aslında oyunlarla çevrili olduğumuzunda farkına varmaya. Göz atma imkanınız varsa tavsiye ederim. Belki bazı şeylerin nedenlerine benim gibi daha farklı bakmaya başlarsınız.
Tarkan'ın bir pozuyla veda edelim o zaman
6 Temmuz 2009 Pazartesi
Kalanlar
Uyuduk bolcana alışveriş yaparken
Biraz kahve molası verdik maksatsa muhabbetti
Turladık denize nazır
Vak vaklara baktık esen hafif rüzgarda
Güneşi batırdık Mudanya sahilinde
Dönüş yolunda ise arabada hafif bir müzik ve Funda Arar resmen şakıyordu. İlk parça buydu ikincisi bu.
Elde kalansa hoş bir hafta sonuydu.