28 Mart 2012 Çarşamba

Dumurolası Haller 2

  • Emzik olayını hala bırakamayan Tarkan'a sabah dedimki:

S: Tarkan annecim abi oldun artık sen hem emziği bebekler emer sen bebek değilsin bak kocaman abisin hadi annecim emme artık şu emziği.

T: Çocuklar meme emmez ama Tarkan'lar meme emer.. Ona göre Tarkan'lar herşeyi yapar..


  • Babası arabanın kapısını açar:
İ: ooo Tarkan Bey buyrun

T: Tarkan Bey değil Tarkan Ölçer..


  • Babannesi evde halasına seslenmekte ama sesini duyuramayınca Tarkan bi koşu gidip halasına:
T: hala dedenin karısı sana sesleniyor.(Nerden aklına geliyor bunlar bilmem.)


  • Tarkan evde itfaiye arabasıyla oynuyor ve oyuncak telefonundan arama yapıyor diyolog aynen şöyle:
T: Alo akasım(arkadaşım) yerdesin? Yangın çıktı itfaiye ağabama su koydum. Yetiş. İtfaiye ağabam yangını söndürdü. Vaaav. Akasım yerdeşim tamam öptüm babay muuuccck.(Bu arada bolca telefonunuda öptü bu hayal gücü nerden ve kiminle konuşuldu hala bilinmiyor.)


  • Survivor'ın reklamı girmiş herhalde o anda ben mutfaktaydım ordan Sibel Tüzün'ün adını söylüyorlar bizimkide koştu:
T: Anne seni çağılıyolay.(Ona göre her Sibel annesi)

26 Mart 2012 Pazartesi

Dıy Dıyda Dıy Dıy

Hafta içi hep bişeylerle uğraştık. Salıya kadar limoniydik fazla elleşmedik öyle herşeyle.Süt kuzusuyduk anne kucağından inmek istemedik öyle masumduk öpüştük koklaştık bol bol.

Çarşamba bu sevimli mantarları yaptık. Anne kesti Tarkan yapıştırdı ne sevindik ne güldük ne mutlulukla tuttuk elimizde bitirince. Şimde Tarkanın odasını süslemekte hepsi bakıp bakıp hala ben yaptım denilmekte.






Perşembe iki küçük deniz yıldızıydı misafirimiz. Anne çizdi atılmaktan son anda kurtulan köpük tabağı Tarkan yapıştırdı simlerini bi döktü bi döktü yani pir döktü yüzümüz gözümüz tabaktan çok simle doldu. Şimdi odasında sergilenmekte ara sıra simler hala parmaklanıp yüze göze sürülmekte:)




Cuma bu kaplumbağalarla oyalandık.Gene kesim anneden yapıştırması Tarkan'dan. Gerçi biraz kaytardık biraz mızırdandık ama sonuca Anne bak kaplubağa diye bolca sevindik.

Pek sevdik biz bu işi. Bu yabancı hobi blogları bir cevhermiş bilememişim. Artık her akşam durmak yok yola devam:)



Pazar'da denizi izledik





Hani azdır diye birkaç taşta biz ekleme yaptık







Haftamızı tamamladık.

22 Mart 2012 Perşembe

Dumurolası Haller


  • Geçen hafta akşam zil çaldı kapıyı açınca bi heyecanla:

Tarkan: Anne vaya biz babamla ATV'den pala çektik.

Sibel: Aaa ne güzel yalnız o ATM olmasın Tarkan'cım

Tarkan: Hayıll onun adı ATV tamammı

Sibel: (Şaşırmış ben)Tamam oğlum ben yanlış biliyormuşum demek.

Tarkan: Evet



  • Babası arabaya güzel koksun diye kavun aromalı hoş bir koku almış. İlkgün Tarkan binince sordum:

Sibel: Tarkan araba ne kokuyor?

Tarkan: Sakızlı kokuyo:) (Bazen kavunlu sakız çiğniyorda )



  • Geçen Tarkan için klozet üstü aparat aldım hemde en sevdiği şeyli Şimçek Vakfuinli çok sevindi hemen çişim geldi dedi neyse oturttum ama bizimki bi hevesli sormayın:

Sibel: Dikkat et oğlum sakın şimşek vakfuin pipişi ısırmasın (Kendimce espri yaptığımı zannediyorum. )

Tarkan: Anne çimçek vakfuin bir oğuncak aaba ısırmaz.

Sibel: Hıııı???
Morardığımı hissedebildinizmi?


  • Dün çikolatalı rulo pasta yaptım. Üzerine bol hindistan cevizi döktüm Pastayı göstermek için Tarkan'ı çağırdım. Biraz inceledi inceledi:

Tarkan: Anne kalmı yadı pastaya?

Sibel: hayır oğlum onlar hindistan cevizi

Tarkan başladı kıkır kıkır gülmeye

Tarkan: Hıhıhıhı bende gene kal yadı sandım hıhıhıhı:)



  • Ben mutfaktayım Tarkan'ın da en sevdiği şey ben mutfaktayken yanıma gelsin sandalyeyi çeksin ya suyla oynasın yada o anda elimde ne varsa alsın bişeyleri karıştırsın. Neyse gene sandalyeyi çekti musluğu açtı tezgah üzerinde duran tahta kaşıklığın hepsini boşalttı hepsini tektek yıkamaya başladı tabi bu arada üstü başıda ıslanıyor ama müdahale etmedim oynasın dedim hepsini yıkadı gene kaşıklığına koydu bana döndü:

Tarkan: benim gücel annecim bulaçıkları yıkadım. Benim gücel annecim .

O an hayatımda ilkkez duyduğum bu güzel cümleleri duydum ya ona bir sarıldım bir sarıldım.
Hiç hayal edermiydin Sibel sana bir gün benim güzel annecim denileceğini ??

19 Mart 2012 Pazartesi

Parçalı Bulutlu Sonra Güneşli Bir Hafta da Hepsi Bir Arada

Harika güneşli bir hafta sonu iyileşme yolunda baya bir yol kateden ev ahalisi, aylar sonra güneşin camdan içeri girmesiyle uyanan bir anne, bir baba ve bir çocuk.

Tarkan her hafta sonu, hafta içine nazaren herzaman daha erken uyanır. Rutin gene bozulmadı. Saat 7:30'da gözlerini açmıştı bile. Neyseki çok uykucu değilizde idare ediyoruz bu durumu.

Tarkan'dan gelen ilk cümleler "Aaanne hadi resim yapıştıralım oldu." Ben hani hep denir ya gayrı ihtiyari oğlum rüyanda mı gördün deyince cevamp gecikmedi "Eveeeet".

İyi madem ama benimde senden bir isteyim var kahvaltını yapacaksın ondan sonra resim yaparız deyince günlerdir iştahından ses gelmeyen bizim oğlandan " Yaşşasın bayılıyım kavaltıya " sözlerini duyunca bi hevesle sevindim hadi dedim iyi ya bugün bişeyler yiyecek. Neyse sabah mahmurluğunu üzerimizden atmak el yüz yıkamak, kıyafetlerini giydirmek derken hevesle ve iştahla hazırlanan kahvaltılıklar sırf o iştahla yesin diye yaptığım kahvaltı tabağı hepsi masaya oturunca pıs diye sönüverdi. Başta tabağı gören Tarkan sevindi sevinmesine de iş yemeğe gelince minik turplar ve biber koklandı kenara koyuldu maydonozları es geç zaten o ayıla bayıla yediği yumurtalarında yüzüne bakılmadı bir tek küpeler (sucuklar), biraz ekmek ve biraz ıhlamur içildi ve anne doydum deyip odasına gitti. Her ne kadar sucuk yedirmemeye dikkat etsemde en azından midesine birşeyler girdiğini düşünerek buna da şükür deyip keyifle kahvaltımı yaptım.




Sonra sabahtan beri sayıkladığı resmi yapmaya sıra geldi. Bu resmin diyebilirimki büyük birbölümünü Tarkan boyadı. Bulutları ve çıkartma çiçekle civcivleri o yapıştırdı Evi güneşi ve ağacı anne çizdiyse de onunda yardımıyla boyamasının baya bir kısmını o yaptı çimenleri anneyle birlikte çizdi ve ta ta tataaaaam bu güzel resim ortaya çıktı. Odasında sergilenmek üzere yerini aldı eve gelen herkese gösteriyor Baaak ben yaptım diye.



Sonrasında güneşinde etkisiyle Tarkan'ın deyimiyle güzel bir gemzeyi hakettik. Daha da iyi olduğunu gördükçe çok sevindim. Hafta içimiz parçalı bulutlu hafta sonumuz böyle güneşliydi bizim.









16 Mart 2012 Cuma

Ne Bekliyordum ki???

Bu kadar hastalık postu baydı baymasına da biz şu hastalıkları bir yumrukta bayamadık. Sağım solum arkam önüm heryerim hasta doldu. Son bomba bizim koca bebekte şifayı kaptı. Sabah kalktığında Sibel gene benim boğazlar gitti galiba deyince iç ses şunları dedi :

"Nolursun nolursun sen hasta olma nolursun.. Çünkü en beteri kocamın hasta olması bilmem kaçıncı kere tutan bu boğaz gitti muhabbetleri ve sonraki gözönüme geldi birden.."

İç ses bunları düşündü düşünmesine de olanla ölene çare yokmuş derler ya olan olmuş gün içinde her konuşmamızda bitik bir ses aaah çok kötüyüm deyince başıma gelecekleri görmeye başladım bir bir.

Neyse akşam kayınvalidemi hastane de ziyaret ettik oda hasta söylemişmiydim. Artık kim sağlam kim hasta bilemez oldum da. Burunda borular habire hava veriliyor kötü üşütmüş ama galiba pazara çıkacak. Kocama odaya girme dedim malum sabahki iç sesin yalvarması boşa gitti çünkü hastaydı. Hemde boğazları tutmuştu gene. Sonra başıma gelenler nemiydi?

Eve geldik aah vaaah Sibel bana ıhlamur yapar mısın Sibel bana ballı karabiber yapsana Sibel saunaya mı gitsem(15 dk saunaya gidildi gelindi) Sibel ilaç mı içsem Sibel gene sıcak bişeyler yapsana, Sibel tekrar mı ıhlamur yapsan, Ben ıhlamur yaparken Sibeeel nane limonda mı yapsan...(tabi liste biraz daha uzuyor) gibi binumum yöntemlerle bizim küçük bebeği dahi 2'ye katlayan bir durumla karşı karşıya kaldım. Eee ne bekliyordun ki Sibel sanki ilk.

Neyse ki küçük bebiş daha iyiydi ateş olayını atlattık ya o yüzden en azından buna şükür dedim. Ama gece 5de kaldırdı küçük bey süt istedi su istedi oyun istedi herşeyi istedi. Gözlerinden uyku akan Sibel'de 5'den beri ayakta olmanın rehavetiyle saat 7'de koltuğa oturdu öylecene kalmak istedi . İstedi istemesine de saat 7'de belki azıcık otururum dediği koltuğa daha sırtını dayamamışken kocacıktan iniltili nezleli bir ses duyuldu :

Sibel bana şu limonlu karabiberli ballı karışımdan yapsana öhö öööhö öööhö.

Sibel daha koltuğa oturamamışken mutfağın yolunu tuttu.

Yaaa kocacım seni çoook seviyorum ama şu hastalık hallerinde vallaha Tarkan'dan beter oluyorsun.Bunu sende kabul ediyorsun dimi:) Bakalım bu akşam neler olacak??



15 Mart 2012 Perşembe

Dün Ve Bugün...

Tarkan daha iyiydi gece hafif bir ateşi vardı alnında bide boğaz kısmında o kadar. Tabi dün doktora gittik baştan onu yazmalıyım. Gene boğazlar iltihaplanmış. Dedim ya gözü gör olası Beta gene boğazları mahvetmiş. İlaçları yazdırdık aldık dün başladık. Neyse ki bugün aradım daha iyiymiş kahvaltısını yapmış 3 günden sonra nihayet. Bu arada doktorumuzla bu bademcik aldırma mevzusunu tekrar konuştuk galiba aldıracağız artık oda durumu tekrar gözden geçirdi ve bu kadar sıkıntı oluyorsa çocuk açısından isterseniz aldıralım dedi gene de bir açık kapı bıraktı. Şimdilik önümüzde bir tedavi sürecimiz var 10 gün kadar sonra kendini toparlayınca Nisan ayı gibi kısmetse tekrar oturup konuşacağız enine boyuna. Belki de bademcikleri alınacak. Allah'ım kafam allak bullak korkuyorum da. Bir yandan da doktorun bademciklerini aldırmak Tarkan'a fayda sağlayacaktır eminim deyip ardından gene ama demesi beni daha çok karıştırdı. Kaç doktora götürdüysek içlerinde kesin diye konuşanı çıkmadı belki kesin deseler bu kadar korkmayacağım. Neyse bakalım kuzucum bi tedavisini bitirsin de tekrar güzelce oturup yapacaklarımızı gözden geçireceğiz Erbil Bey'le. Bu arada doktorumuz Erbil Atacan çok güler yüzlü ilgili bir doktor diyebilirim ki şimdiye kadarki gördüğüm en güler yüzlü doktor bakalım zaman bize neler gösterecek.

14 Mart 2012 Çarşamba

Blogger Anneler Röportajım İlaç Gibi Geldi



Tam da şu hastalıktan sıkıldığım bir anda bir nebze gülücük kattı bana. Tarkan genele bakınca iyi oyunlar oynuyor yemek yememek hariç bir sıkıntısı yok gibi. Bugün 3'de doktorumuz ne diycek bakalım iyileşsinde.

Ha gene asıl konuyu yazacakken hastalığa kaydım dimi bugünki asıl konu blogger annelerde röportajımız yayınlandı. Dedim ya yüzümü gülümsetti bu haber. Sizde gülümsemek ister misiniz?

Hadi buyrun o zaman...İnşallah iyi olacağız iyi Allah dermansız dert vermesin dimi.(Özlü sözde sıkıştırdım ya araya azıcık kendime gelmişim galiba)



13 Mart 2012 Salı

Haf(s)talık

Canım sıkkın. Haftaya gene hastalıkla karşıladık. Birazda benim aptallığımdan. Ama nerden bilebilirdim hafta sonu misafirliğe gittiğim evde hasta bir çocuğunda olduğunu çok dikkat ettim birbirlerine sokulup yanaşmasınlar diye ama genede kaptı. Dün ateşi fazla olmamakla birlikte normal seyretti doktorunu aradık çarşamba saat 3'e anca zar zor randevu alabildik. Boşu yok. Üstüne birde dün biraz rahatsızlanan babannesi bugün tedavileri için hastaneye yatırıldı. Geldimi hepsi üst üste gelir zaten bende şans olsa. Dedesi Tarkan'ı bırakmadı onun dilinden anca ben anlarım diye oysa anneannesi de var ama yok dedi onu yediririm içiririm kontrol ederim anneannesi başedemez onunla neyse dedik bıraktık geldik işe. İştende nefret ediyorum böyle zamanlarda. Yarın 3'e kadar geçici tedbirler ateş düşürücü duş felan filan öyle idare edeceğiz.Az önce aradım dedesi duş aldırmış "Anne ben duş aldım" dedi biraz daha iyiymiş. Bu boğaz enfeksiyonu illeti benim yavrumu yedi bitirdi bide üstelik iğne oluyor nereye gidiyor bu iğneler anlayamıyorum her ay boşuna mı acı çektiriyoruz biz bu çocuğa. İsyan etmiyorum ama... Yarın 3'e kadar inşallah bi sıkıntı olmaz. Doktorundan başkasına da artık götürmek istemiyorum çocuk resmen sersem oldu. Ne güzel kışı sağ salim atlatıyoruz diyordum hay şom ağzım. Eşşek arıları soksun. Soksunda uslansın. Velhasılı çok kötüyüm böyle günlerde onun yanında olamamaktan nefret ediyorum. Özel sektörde çalışmaktan da bu yüzden nefret ediyorum. Ha dedimmi izin alıp çıkamıyorsun. Yarın 3'e kadar nefes bile haram geliyor bana...


NOT:Keşke cumartesi günü balıkları izlediğin ogüne tekrar dönebilsen çokmu şey istemiş olurum.

5 Mart 2012 Pazartesi

Tarkan'la Hafta Sonu:)

Dün baya uzun bir süredir hasret kaldığımız güneşi de görünce hadi dedim ana oğul biraz gezelim iyi de etmişiz yoksa bu hafta sonu da ev çekilmezdi.



Gerçi bu gezme tozma işleri hala Avm'de yapılmak zorunda zira hava güneşli fakat oldukça soğuktu. Bizde öyle yaptık neyseki bu sefer Tarkan beni hiç üzmedi elimden tuttu hiç oraya buraya koşturmadı her zamanki gibi gene akranı olan birkaç çocuğa yanaştı gene mızıklanan ve kaçan çocuklardan birine rastladı o yüzden bu fasılda çok uzamadan bitti.



Gene Çimçek Vakfuinli araba aldırıldı hediye edilen balon gene çubuğunda durmadı habire fırladı sonrada nereye düştüyse bir türlü bulunamadı ve balon faslı da böylece bitti.


Tabiki anne kendine bişeyler baktı, baktı ama vazgeçti gene Tarkan'a 3 farklı kıyafet aldı güya maksat kendime birşeyler de bakarımdı ama gene olmadı.


Gene fotolar çekilmek istendi Tarkan baştan bi mızıklandı ama sonra gül deyince o harika gülümsemesiyle bu kareler ölümsüzleştirildi.


Ara ara ne hinlik yapabilirim diye de göz ucuyla bakıldı ama bu düşünceler neyseki pratiğe dökülmeden sadece teorikte kaldı:)



Sonra babamızda bize katıldı ve işte tamda bu anda Tarkan Baba "açlıktan ölücem deyince" bizi bir kahkaha aldı hani biri görse çocuk açlıktan ölücem diyor bunlar gülüyor diye kınar valalaha kınar. Ama ne bileyim bizimkide görmemişin oğlu olmuş derler ya o hesap oldu geç konuşmaya başlayınca böyle cümleleri ondan duymak hem şaşırtıyor hemde böyle dumura uğratıyor.


Finalimiz böyleydi artık kusura bakmazsınız dimi:) Hamileler kesin kez okumasın:)

1 Mart 2012 Perşembe

Tadı Damağında Kalan...



Hayatı tatlandırmak ne iyi oluyor 20 dk'lık bir süreç hepi topu ne kısacık dimi ama ne can kurtarıcı bişey aslında. O 2yumurtaya 1 kaşık kakao ve 1 çaybardağı şekeri karıştırıp onlara 1 çay kaşıkcık vanilyayla, kabartma tozunu 1 çaybardağı unu karıp fincanlara paylaştırarak 15 dk yarısına kadar su dolu bir tencere içinde pişirmek üzerini en sevdiği şey olan çikolata sosusuyla ve hindistan ceviziyle süslemek ne can sevindirici birşey ...





Hele mumlarıda dikip yaktımmı deymeyin keyfine kapat gözlerini süpriz var deyince sımsıkı kapanan gözlerden öpüp onun sabredişini görmek, hadi aç bakalım deyince yüzünde kocaman bir gülümsemeyle " İyiki doğdun Tarkan" sözünü defalarca aynı sevinçle o minicik ağzından duyarken başının hep aynı edayla bir o yana bir bu yana sallanmasını izlemek ne haz verici birşey. Minicik ellerini çırpmasıyla çıkan o ses varya neyle değişilirki. Bütün günün o keşmekeşi o hengamesi o işi o gücü böyle bir sahneyle nede çabuk uçuverir üzerinden insanın.




Hayat işte bir 15 dk nelere kadir aslında... Tadı damağında kalan...