30 Kasım 2011 Çarşamba

Şaşkınlıklar,Kahkahalar,Telaşlar Bazende Sorular Sorular..

Onda bazen kendimde yaşayamadım şeyleri görüyorum. Korkusuz hiç acabaları yok düz yalın. Korkusuzca biryerlerde koşturabiliyor hesap vermiyor kimseye, kafasında düşebilirimleri yok..




Beni hayrete düşürebilecek aklımın ucuna dahi gelmeyen şeyleri yapabiliyor. Bir ev yapıyor mesela legolarıyla kocaman katlı çıktıkça çıkıyor ama evin orta kısmını boş bırakarak araçlarına park yeri yada onun değimiyle "gajaj" yapıyor. Değişik bir stil onunkisi..





Geçen akşam çekirdek aile müzik yarışması yapıyoruz. Babası Tarkan'ı sunuyor:


Evet bayanlar baylar karşınızda büyük yıldız TARKAN ÖLÇEEEEEER.


Tabi alkışlar bizden elinde bir gitar davul koltuğun üzerinde selamlıyor herkesi başlıyor bir gitar bir davul uyduruktan şarkılar söylemeye ama harika hepsi. Sıra bize geliyor Tarkan'ın anonsunaysa gülüyoruz hepbirlikte:


"Efet çimdi BABA ELÇEEEEER" bendeyse durum "ANNE ELÇEEER"oluveriyor.




Kuralları var. Eşofmanla dışarı çıkmıyor. Oynarken arabalarını müthiş bir düzenle sıralıyor ve kimseye dokundurtmuyor. Kendi seçtiği kıyafeti giymek istiyor her ne kadar bazen bu soğukta şort giymeyi istese de kendi seçsin istiyor. Durumu pantolon altına giydirmekle çözümleyebiliyoruz ancak o denli kararlı oluyor yani..



Ona ufak görevler veriyorum bazen o kadar seviniyor ve o kadar severek yapıyorki. Mesela sofrayı kurarken kaşıkları veriyorum veya ekmek sepetini tutuşturuyorum eline yada biryeri düzeltirken yastıklarıda sen yerleştir diyorum hiç itiraz etmeden yüzüme tıpkı bu gülümsemeyle bakıp "Tamam" deviveriyor. İş bitti diyor sonra sonra onu o kadar çok öpüyorum ki çocuk bazen sıkılıyor bu öpmelerimden dayanamıyorum ama napıyım.




Son zamanlarda kaybolan neyi sorsam İKEADA.


Oğlum araban nerde "II bak yok ditti"


Nereye gitti. Ikeada..


Oğlum çorapların nerde " yok ditti" nereye İkeada


Ekmeği naptın Tarkan masanın üstündeydi


İkeada ditti...


Peki oğlum bu İkeada ne var.


"Oyundak"Çocuk anası yüzünden gide gele gide gele yollarını dahi ezberlediği hatta babasına giderken komutlar verdiği " Babaaa töprü dön düz dit gibi" bu İkeada herşeyin olduğunu zannediyor napsın. Bende öyleyimde o yüzden herşey orda zannediyorum. Ama yanılmıyorum..:)



Şu aralar harıl harıl yaklaşan 3. doğum gününü, menüsünü, süsünü püsünü düşünmekle ve cumartesi öğlene kadar çalışan ben denizin akşamına nasıl herşeyi yetiştirebilirin telaşını düşünmekle geçiyor günlerim. Bakalım bu sene evde yapmayı planladığımız doğum gününü nasıl kotaracağım.



Dün akşam zevkliydi eğlenceliydi, herbiri 1,2,3 yaşları arasında değişen bol çocuklu, ve bi okadar annenin çocukların peşinde gezindiği bir doğum günündeydik.



Çocuk bol olunca patırtı, çekememezlik, oda dolusu oyuncağın genede paylaşılamaması, bir sürü balon yerlerde olduğu halde herbir çocuğun diğerinin balonunda gözünün olduğu, süslerin çıkartılıp havalara fırlatıldığı harala gürele bişey oldu ama..



Her ne kadar biraz beni yorsan da hatta oyuncaklar arasındaki birkaç arabaya gece boyu ambargo koysan da ve aksine bütün çocuklar da o arabalara göz diksede ve onlara vermediğin için beni biraz üzüp endişelendirsen de..



Bazen küçük olduğunu unuttuğumu düşündüm dönüş yolunda. Evet daha o 3 bile olmadı. Ondan çok mu adam tavırları takınmasını bekliyorum hiç hakkı yokmuydu böyle çocukça şeylere belki yaramazlığa yada belki benmi kendimce çok abarttım birtek o değildiki oysa oyuncakları paylaşmayan bütün hepsi öyleydi aslında. Ben dahamı oturgan bir çocuk hayal ediyorum acaba oysa bir yandan da pısırık olmasın hareketli olsun diyorum içinden.



Yada tam tersini mi düşünmeliyim gerçekten büyüdükçe bu peydah olan paylaşamama olgusu dahamı kötüye gider yada dahamı iyiye gider inanın bilmiyorum.

26 Kasım 2011 Cumartesi

Her Ay Bir Günü Sevmiyorum

Ohh şükür bulundu torba bilin bakalım nerde.






Evde Tarkan'ın oyuncaklarının içinde. Hala onun oraya nasıl gittiğini düşün düşün hatırlayamıyorum. Bu unutkanlık başımı birgün yakacak ama ne zaman bilmiyorum.





Bugün Tarkan'ın aylık iğnesi var. Off ne ağlıycak şimdi.


O yüzden öğlen iş çıkışı yaptıralım dedik sonra biraz gezdiririz belki ağlaması diner. Hem iğne günü hafta içine denk geldiğinde onu böyle ağlarken bırakıp da tekrar işe dönmek bana çok acı veriyor. Bugün en azından hep bizimle olacak.




Söz sana o kocaman arabalardan alacağım aşkım bitanecik oğlum...


25 Kasım 2011 Cuma

Düşündüğüm Başıma Geldi Ya Patlıycam...

Off ya ne akla hizmet bilmemki dün elime aldığımda aklıma gelen başıma geldi. Şimdi işteyimde gidip bakamıyorum öyle içimi yiye yiye akşamı edicem. Akşam bulacakmıyım oda meçhul bilmiyorum.

Tarkanın nüfus cüzdanı şuan itibariyle kayboldu galiba durum onu gösteriyor. Off yaaa.. Bişeylerin kaybolmasından nefret ediyorum.

Dedesi yarın olacağı aylık iğnesini almak için benden aldı nüfus cüzdanını akşam Tarkan'ı aldığımızda iğnesini ve nufus cüzdanını elime verdi evet buraya kadar herşeyi hatırlıyorum ama gerisi yok işte arabaya bindik poşet elimde değildi hatta ya tüh dedim bak poşeti unuttuk neyse yarın alırız diye düşünürken sabahtan beri babannesi evi alt üst etmesine rağmen poşet onlarda değil eee bu poşet çantada da yok nerde peki.. Kafayı yememek elde değil.

Hayır yanarım yanarım da poşeti elime aldığımda inşallah kaybolmaz nufus cüzdanı da içinde dediğimi hatırlayıp şuan aynı şeyin nasıl başıma geldiğini anlayamadığıma yanarım.

Tek bir umut akşamı bekleyip evi iyice kolaçan etmek.

Hay benim aklıma...

24 Kasım 2011 Perşembe

Tuvalet Eğitimi 1-2-3-4-5-6-7...Daha Uzatacaktımda Kısaca Hepsi Birgünde Olup Bitince Şaşırdım


Şu an yazacaklarımı bundan 4-5 yıl önce biri otursa bana anlatsa veya yazsa yav bu kadının başka işi yokmu yada yaşlanıyor kadıncağız derdim.

Şimdi oturmuş noktasına virgülüne sabrına sevincine varana kadar bu çiş kaka ve bez üçlemesini bu üçlemeden bezin nasıl ayrıldığını anlatırken buluyorum.

Kesin yaşlanıyorum halbuki daha geçenlerde yeni tanıştığımız bir müşterimizin olsa olsa en fazla 25 yaşındasın oooo birde çocuğunuz mu var inanmam sözleriyle ağzım kulaklarımda geziyordum şimdi bu yazdıklarımı okusa ilk yazdığım çümleyi kesin düşünür.

Amaaan...

Nerde kalmıştım ha. Bu işi nasıl başardım onu anlatacaktım.Şimdi heveslendim kimseyi takamıycam.

Aslında hem çooooooooook uzun hemde çok kısa oldu bu iş şaşdım kaldım. Niye mi?

Yaklaşık 6 aydır uğraşıyorum bu bez bıraktırmayla. Dökmediğim diller kalmadı belki de çocuk bu yüzden dillendi artık konuşayımda anneme diyeyim ki :

"Bak anne herşeyin bir vakti zamanı vardır zorlama, zorlama yaa tamam azıcık daha idare et bende bırakacağım her çocuk gibi bende birgün artık bez bağlamadan tuvaletimi yapacağım."
(Gerçi tabiki bu kadar uzun meşakkatli cümle kullanamıyor ama herhalde içinden geçirmiştir diye düşünüyorum.)

Ne diyordum 6 aydır her altına bez bağlamadan yaptığım denemelerim ya pantoluna yada ortalığa çiş yapmasıyla sonuçlanıp ve her seferinde benim galiba bu çocuk 4, 5 yaşından aşağı bu mevzuyu halledemeyecek diye düşünmem iyice kuvvetle muhtemel bir hale dönüşmüştü ki geçen pazar bilmem kaçıncı kez olan ve bitmek bilmeyen denemelerimden birini daha yapayım düşüncesiyle Tarkan'ı aldım karşıma:

"Oğlum canım oğlum balım oğlum bak artık sen büyüdün kocaman adam oldun herşeyini kendin yapıyorsun ve çokda güzel yapıyorsun ama tek bir şey kaldı artık altına bez bağlamayalım olurmu. Bak hem bez seni rahatsız ediyor sıkıyor çıkaralım olurmu artık sen çişin gelince haber ver sakın altına yapma klozete yapalım olurmu annecim."

Gelen yanıt kafasını sallayarak:

Tamam'dı.

Çocuk konuşmadan mı etkilendi nedir ogün ve sonraki gün tek kazayla atlattık ve ta ta tatam artık biz gece yatarken hariç beze veda ettik.

Ohh be..

Şimdi siz diyceksiniz ki ee gece yatarken bağlıyorsun evet ama şöyle bir iki hafta tam olarak bu duruma iyice bir adapte olsun istiyorum zorlamıycam sonra gece mevzusunada el atacağım zira bir iki hafta bunun için güç toplamam gerek..

Bir bloger yazmıştı ikinci çocuğu olunca

Hiç zorlamıycam ne kendimi ne bebişi biliyorumki oda bir gün kendi kendine gaz çıkarabilecek, oda birgün agular yapacak, oda bir gün diş çıkaracak oda birgün emekliyecek yürüyecek altına bez bağlamadan tuvaletini yapacak. Bunların hepsi olacak biliyorum çünkü ilkinden tecrübeliyim. Ondaki gereksiz üzüntülerimi bunda yaşamıyacağım çünkü bileceğim ki hepsi bir gün oluverecek.

Evet şimdide ben yukarıdaki yazıyı kendime uyarlıyarak birkaç detayı artık kafama takmıyacağım çünkü bu kadar şey bu güne kadar gerçekleşmişse biliyorum ki diyerleri de olacak.

Tarkan konuşmasını çok değil birkaç ay sonra daha da ilerletmiş olacak, şimdilik %80 tamamlanmış olan tuvalet sorunsalı %100 tamamlanacak, ve biliyorum ki Tarkan o emziği eninde sonunda bırakacak..
(Gerçi genetik denen mevzu emzik olayına yansırsa annesi 5 babası 6 yaşında emzik bırakmış çocuk kaç yaşında emziği bırakır onu da bilen varsa beri gelsin...)

18 Kasım 2011 Cuma

Sen Bilmiyorsun Ama

Yanmayı bekleyen 3 küçük mumun eşliğinde okunan hikaye kitapları




Seni gülümsettiği gibi benide çocuklaştırıyor...

Mutlu oluyorum onları okurken tıpkı çocukluğumdaki gibi...

17 Kasım 2011 Perşembe

Yaşanılasılaşmamışlıklarım...

Bu günü tekrar yaşayasım var....



Bide bu günü...


Tadını çıkaramamışım bugün anladım...Biraz geç oldu naparsın bende jeton biraz köşeli galiba :)

15 Kasım 2011 Salı

Bayramdan Elde Kalanlar...

Koca bir adam gibi kravat takıp bi yandan kendince pozlar verirken diğer yandan kalbimin taaa derinlerine kadar işleyen bu tatlı gülücükleri...




































Gitarı, uydurduğu şarkı sözleri, yaptığı şebeklikleri, dağıttığı oyuncakları, odası...


















Ziyaret ettiği arkadaşı...









Fotoğraf çekme merakı...







Beni bile hayrete düşürecek kadar güzel çektiği bu fotoğrafları...
























Hiç tasvip etmesemde malesef araba yarışı oyunlarını keşfetmesi...





Gezmesi, tozması eğlenmesi...







Birde son resme baktığımda ne kadar büyüdüğünün kafama dank etmesi...





Tüm bunları yapacağına inanmazdım şimdi birçok şeyin beni o kadar çok şaşırtıyorki.



Umarım hep böyle sevimli kalırsın canım oğlum...