Dün itibariyle Tarkan'ın burun akma merasimi gene başladı. Ya anlamıyorum evin içinde nasıl olurda nerdeyse her ay bu çocuğun burnu akmaya başlar sıcacık evde bi de. Ama galiba bu sefer cumartesi günkü yaptığı banyo tetikledi olayı. İyi de gene bütün gün evin içinde ben akıl sır erdiremiyorum erdiren varsa da beri gelsin.
Cumartesi akşam birkaç kere hapşırınca acaba mı dedim??? Tabi pazar günü acabam geçeğe döndü gene başlıyoruz burun akıntılı hafif hırlamalı mızmız iştahsız melül bakışlı anneden ayrılmak istemeyen, her hapşırıp öksürdüğünde etlerimin nerdeyse liğme liğme koparıldığı öksürük şuruplu, her sabah borazan gibi bir sesle öksürürken canımın yandığı zorlu birkaç hafta. Tek tesellimse şimdilik ateşle ilgili bir sıkıntı yaşamıyor olmamız. Vallaha ateş olduğunda mahvoluyor çocuk nerdeyse eriyip bitiyor o yüzden Ya Rabbim diyorum en azından ateşi yok umarım da olmaz.
Aslında Tarkan'ın son zamanlarda yaptıklarından bahsedecektim. Ama hastalıkla başlamak zorunda kaldım. Gene birkaç yaptığı şeyi bahsetmeden geçemiyeceğim
Tarkan artık yürüme işini baya seri hale getirdi. Tabi gene arasıra denge problemi yaşamıyoruz dersem yalan olur. Nerde çekmece varsa hepsini bir güzel açıp içindekileri aşağıya indiriyor sonrada çekip gidiyor tabi olan bana oluyor evde hiç işi bitmeyen biri olarak onları tek tek yerlerine tekrar dizmek zorunda kalıyorum.
Artık istediği herhangi birşey varsa eliyle yada kafasıyla işaret ediyor. Bazen tabi karışık oluyor neyi istediğini anlayamıyorum ve nesneleri tek tek soruyorum:
'Annecim bunu mu istiyorsun?'
Eğer istemediği bişeyse kafasını hayır der gibi sallıyor eğer istedği oysa başını evet der gibi sallıyor bayılıyorum o hallerine.
Geometrik şekillerin yer aldığı bir oyuncağı var hani şekli bulup içine atıyosun işte onlardan. Birkaç tane şekli resmen biliyor ve şeklilleri atıyor içine. Şaşırıp kalıyorum.
Çocuklara bayılıyor nerde görse sarılmak istiyor.
Artık aldığım kitaplara ilgi duymaya başladı bazen okuyoruz birlikte ama bizimki çabuk sıkılıyor kitaptaki resimler daha çok ilgisini çekiyor.
Anne lafını artık daha çok duymaya başladım. Genellikle birşey isteyecekse söylüyor ama tabiki daha henüz tam olarak manasını kavrayarak söylediğini düşünmüyorum belki bir alışkanlık olarak söylüyor.
Herkesin çantasını tanıyor bize getiriyor asla hiçbirini birbirine karıştırmıyor.
Tabi bu arada yaramazlıkları yıkıp dökmeleri de var bizimki biraz afacanlardan. Şimdilik en büyük vakası 10 kiloluk bir zeytin yağını bir güzel döküp içinde banyo yapmak bakalım daha neler göreceğiz.
Anne sütünü hala emiyoruz ama bazen çok abartıyor bıraksam saatlerce emecek o derece. Son zamanlarda sevindiğim bir nokta var oda normal sütü bizimki içmiyordu malesef.Şimdi kakaolu sütü keşfettim. Sütünün içine biraz kakao ekliyorum maşallah 200 cc sütü içiyor. Aman dilimi ısırayımda nazar değmesin. Malum ben neye sevinsem kursağımda kalıyor.
Dışarı da olmaya bayılıyor bizde yaz gelse diye sabırsızlıkla bekleyerek günleri geçiriyoruz bu arada ben tembellikten foto dahi çekmiyorum bazen makinayı elime dahi almak zulüm geliyor napıyım yaaa...Ama en kısa zamanda resimlerle döneceğim...
Bu arada her ne kadar hak konusunda özellikle konu kadın olunca bir türlü bilinçlenememiş bir toplumda yaşıyor olmamıza çağımızda kadına genellikle bir meta gözüyle bakılıyor olmasına rağmen gene de bütün kadınların özellikle blog annelerinin dünya kadınlar gününü kutluyorum ve ümit ediyorum birgün inşallah bu sözlerin içi doldurulur ve bizde mutluluk içinde bu günleri kutlarız.
2 yorum:
Geçmiş olsun Sibelcim ama bu durum bizde de var. Alışkın olsun diye dışarı da çıkarıyoruz biz hani sürekli evde kalırsa her çıktığında hasta olur diye ama bu bir alerji falan sanırım. Tibet resmen havadan nem kapıyor, evin içinde bile... Çabucak iyileşir inşallah bücür.
Senin de kadınlar günün kutlu olsun...
bizim Tarkan napiyor bi bakiyim dedim , ohooo neler yapmiyormus ki ! :)
Ilyasin blogunu tutuyorum resim ve videolar icin ama annesinin bloguda bu artik
yelish kim diye sasirma yani :)
Yorum Gönder