9 Mayıs 2009 Cumartesi

Anneler Gününe Bir Kala "Herkesin Bir Hikayesi Vardır Ya İşte Bizimkisi de Böyle"

Hayatımda bir ilk.Ben nerden bilirdim birgün anne olacağımı ve banada anneler gününü yaşatacak bir varlığın oğlumun olacağını.Hey gidi Sibel hiç düşünürmüydün. Şu ahir ömründe aklına gelirmiydi. Oldu ama. Yıllarca ben annemin ve ablalarımın bu güzel gününü kutlarken artık bende bir anneyim. Vallaha çok tuhaf bi duygu. Garip oldum.



Aslına bakarsanız birçok kişi böyle günlerin bir para tuzağı olduğunu tüketim toplumunun bir yaptırımı olduğunu söyler durur yıllardır. Ya ben böyle düşünmüyorum. Hele de Türkiye gibi jestlerin, gönül almaların genelde pek yapılmadığı bir ülkede böyle günlerin en azından bir aracı olduğunu düşünüyorum. Yani sevdiklerimizin değerini birkez daha anlamada bir aracı.

Herkesin annesi özeldir güzeldir ama herkes kendi annesini en tepeye koyar bende öyle yapacağım. Bende sevgili annemin ve kayınvalidemin birgün önceden de olsa Anneler Günü'nü bütün kalbimle kutluyorum. Ah canım annem sen ne güzel yüreklisin bi bilsen ne çabalar sarfetmişsin bizler için ben daha yeni anladım. Hep denir ya anne ol anlarsın evet bende anne olduktan sonra anladım sana bazen neler çektirdiğimi. Özür dilerim annecim. Seni bazen üzdüğüm için. Ama sende biliyorsun ki elimden geldiğince iyi bir evlat olmaya çalıştım hala da çalışıyorum ve seni tahmininden daha çok seviyorum canım annecim. Umarım ben de senin gibi iyi bir anne modeli olurum oğluma.

Ve bütün anneler; takip edebildiğim edemediğim, beni takip eden edemeyen bütün anneler hepinizin anneler günü kutlu olsun hepinize kucak dolusu sevgiler gönderiyorum.

Düşündümde bu güzel günle ilgili ne yazabilirim diye sanırım anne olduğum günün hikayesi en güzel seçim olacak. Aslında biraz bu hikayeyi yazmaya geç kaldığımı biliyorum. Yani bir 4,5 ay kadar. Ama neylersiniz işte bu blog oluşturma fikrinin bende malesef biraz ağır gelişmesi ve en sonun da bir ay kadar önce buna karar vermem işte böyle bir sonuca yol açtı. Ne dersiniz varmısın hikayemi dinlemeye. Bayanlar Baylar işte buyrun açılıyor perdemiz.

14/12/2008 tamı tamına 9 ay 10 günümü doldurduğum gün. Ama tık yok. Hiç ne sancı ne bir kramp hiç bişey yok. Muayene için gene de gidiyoruz doktorumuz Melike Hanım'a. Bekle bekle her gelenle nerdeyse akraba olacak kadar konuşuyoruz ve sıra bize gelince içeri giriyoruz. Sancı varmı yok ağrı varmı yok aslında bütün veriler normal gözüküyor ama doktor kontrol ettikten sonra henüz bir açılma olmadığını 18 ine kadar herhangi birşey olmazsa muhakkak artık sezeryanla doğumu gerçekleştirmemiz gerektiğini söylüyor bize ve hiç istemesekte bu gerçeği kabullenerek hastaneden ayrılıyoruz.

17/12/2008 aradan koca 3 gün geçti ama hala hiçbir sancı yok kıpırdanıyor sadece galiba artık sezeryandan başka bir çözümümüz yok diyoruz. Her söylediğimiz kişi yaaa öylemi nedenki sezeryan oluyosun bekle biraz daha diyorlar ama günüm çok geçti bu riski göze alamam diyorum.

17/12/2008 gece oldu uyuyamıyorum, halbuki sabah çok erken kalkacağım biliyorum ama gözüme bir gram uyku girmiyor. Sırtım ağrıyor, düşünceler başıma üşüşmüş acaba yarın nolacak?? bir problem olurmu, nasıl olacak?? Allah korusun ya bişey olursa, ya bana bişey olursa ya şöyle olursa ya böyle olursa diye diye uykuya dalmışım. Sabah uyandığımda hala hiçbir sancı emaresi yoktu ve tamamen artık sezeryan olayına kendimi adapte ettim. Hazırlandık eşimle bende hiç heyecan yok yalnız. Sadece kafamda birçok soru ve acabalar. Neyse eşimin annesini ve kardeşini de aldıktan sonra hastanenin yolunu tuttuk ve vardığımızda daha henüz doktorumuz gelmemişti. Biraz bekledik ve işte o an, işlemlerimizi yaptırmak için bizi davet ettiklerinde heyecan yavaş yavaş başladı. Neyse giriş işlemlerimizi yaptırdık ve bizi odamıza çıkardılar çok güzel yeşilliklere bakan bir odam vardı. Birkaç dakika sonra hastane kıyafeti elinde bir hemşire geldi. O yeşil çıtçıtlı kıyafeti giyerken Allah'ım noluyoruz demeye başladım işte süreç başlamıştı. Eşim yanıbaşımda, konuşuyoruz ordan burdan garip olan hiç sancımın olmaması. Bi müddet sonra Nst denen makinaya bağlıyorlar beni sıkıcı bir bekleyiş ama hala çokda heyecanlı değilim. Daha dank etmedi o an. Neyse bi yarım saat takılı kalıyor alete herşey normal görünüyor ama sancı yok. Saat ilerliyor kolumda bir serum, ben yatakta konuşuyorum habire odadakilerle ve kapı açılıyor içeriye doktorum giriyor.'Nasılsın Sibel' diyor gülümseyerek biraz rahatlıyorum bu gülümsemeden dolayı. 'İyiyim ama hiç sancım yok' diyorum. 'Evet bende onun için geldim hiç riske atmayalım diyorum gel hadi seni sezeryana alalım' diyor. El mahkum eşimin yüzüne bakıyorum elimi tutuyor ve birlikte tamam diyoruz. Neyse aynı gülümsemeyle dışarı çıkıyor doktorumuz. Ben sanki hiçbişey olmayacakmış gibi gene gülüyorum, konuşuyoruz tv ye bi oraya zap bi buraya zap derken kapı birden açılıyor ve elinde sedyeyle birini görüyorum. Buz kestiğimi hatırlıyorum o an. Bu kadar çabuk hiç beklemiyordum geleceklerini resmen bir titreme geldi içime ve kalbim pata kütü pata küte atmaya başladı. Birden espiriler yapan ve nereli olduğumu soran sedyeli adam yanı başımda bitiyor. Nasıl o sedyeye bindiğimi inanın hatırlamıyorum. Eşim elimden tutuyor kayınvalidem ve görümcemin gözleri yaşlanıyor hepsi bir ağızdan bana iyi olacağımı söylüyor bense hayatımda hiç heyecanlanmamışım gibi resmen titriyorum. Ve ameliyathaneye doğru yol alıyoruz. Aşağıdaki videoda olduğu gibi.(Not: bu kareleri cep telefonuyla çektiğimiz için aktarırken seste bir problem oldu birtürlü ayarlayamadım bende boşverdim öylece koyuyorum)




Sonrasımı sonrası içeri girdik işte afalladım doktorum sonradan gelir diye düşünüyordum ama kendisi içerideydi. Gene kocaman bir gülümsemeyle 'Sibel nasıl hissediyorsun kendini' ben 'çok heyecanlıyım korkmaya başladım diyorum.' 'Heyecanlanma bak çabucak olup bitecek diyor kendisi ' ellerimi bağlıyorlar bu arada bense başımı yerleştirmeye çalışıyorum. 'Sibelcim bişey sürcem biraz soğuktur dayan ' olurmu derken gerisi....... Bi uyanıyorum ki başımda bir ses 'Sibel Hanım beni duyuyormusunuz Sibel Hanım, Sibel Hanım' sersem gibiyim midem bulanıyor kuscam sanki söylemeye çalışıyorum kelimelerim zorla ağzımdan çıkıyor ağrım var. Neyse bi şekilde sessiz imdadıma yetişiyorlar ve elime bir torba ve bez veriyorlar yavaş yavaş kendime gelmeye başlıyorum. Beni ameliyathaneden çıkarıyorlar ve ilk eşimi görüyorum nasıl diyorum nasıl iyimi??? Evet diyor eşim hemen şu aşağıdaki videoyu gösteriyor.(Not: ses gene problemli kusura bakmayın.)



Kocaman bir oh çekiyorum bütün ağrılarım, acılarım, dertlerim, kederlerim, heyecanlarım, sıkıntılarım o anda bitiveriyor. Gözümden sessizce bir damla kayıveriyor yarınlarıma. İnanmak ve inanamamak arasında gidip geliyorum. Hayatımdaki en güzel hediye en güzel ilk ve en güzel şey başıma geliyor. Odamıza geçiyoruz ve işte o anda küçük beyimiz içeri alınıyor ve kucağıma geliyor. Allah'ım bu ne mutlu andır böyle diyorum. Az önce karnımdaydın. Şimdi kollarımda. Emzirmeye çalışıyorum ve hemen kavrıyorsun sanki yıllardır emiyormuş gibi. Bakakaldığımı hatırlıyorum öylece bakakaldığımı. Güzel yavrum tatlı yavrum diyerek emzirdim seni ve uykuya daldın. Ve bizim hikayemiz de böylece sona erdi. Sibel, İskender, Tarkan ermiş muratlarına bizler çıkalım kerevetlerine.

MUTLU SOOOOON





2 yorum:

K.T dedi ki...

ANNELER GÜNÜN KUTLU OLSUN.
Doğum zamanımı yazamadım hiç hep ağlamaklı oluyorum ama nedeninide bilmiyorum.
Ben direk sezeryan diye gittim.(uyuyup uyanayım bitsin herşey mantığı) doktorum normal için beni ikna etmeye çalışsa da ben ikna olmadım. sezeryana 4 gün kala hemen sezeryan olmak istedim. (detaylar ilginç, ya normal doğum olursa korkusu belkide).doktor bebeğin 23 ekime bekleyeceğini söyledi ama yüzümü görünce 21 ekim e çağırdı. gerisi senin hikayen ile aynı.

Seda Demirel Genç dedi ki...

Anneler günün kutlu olsun...